Chapter 11

854 112 105
                                    

.
.
.
.

[WHEN THE HANDS YOU HOLD ARE WEAPONS]

[Chapter 11]











- Yazarın bakış açısından -










Noel kutlamaları hız kesmeden yaklaşırken herkes kendini tasasız bir kutlamanın hâyâline öyle kaptırmıştı ki hiç kimse, akşam yemeğine giderken karargâhı inletmeye başlayan acil durum sirenlerinin çalışını öngöremedi.

Derek ve sürünün geri kalanı ani ses yüzünden oldukları yerde taş kesilirken Stiles yüzünü buruşturup "Bu da ne böyle?" diye sordu. Duyulmak için bağırması gerekiyordu.

Kendini ilk toparlayan ve yemekhanenin tersi yönde koşmaya başlayan kişi Derek oldu. "Şerif Departmanının yardım çağrısı olmalı," diye açıkladı koşarken. Teknik binaya geçmek için dışarı çıktılar ve yolda Theo da onlara katıldı.

"Yeni bir saldırı mı?"

Derek başını iki yana sallarken "Bilmiyorum," dedi. Kaşlarının ortası endişeyle kırışmıştı, Stiles ona bakarken bu işi ne kadar önemsediğini görebiliyordu. Teknik binaya girip iletişim ofisine daldıklarında askerlerden biri ayağa fırlayıp "Komutanım!" diye alelacele selam verdi.

Selamı geçiştiren Derek doğruca kontrol klavyesinin önünde durup sorular sormaya başladı. "Sinyalin kaynağı nedir? Şerif Departmanından haber var mı? Herhangi bir olağanüstü durum tespit ettik mi?" Soru ve daha çok soru... Stiles başının çatlayacak gibi sancıdığını hissederken Derek sarsılmaz bir biçimde sorularına aldığı cevapları analiz etmeyi sürdürdü.

"Şerif Parrish, devriyedeki adamlarından ikisiyle iletişiminin kesildiğini söylüyor. Ayrıca sınırdaki askerlerimizden bazıları çatışma yaşandığını bildirdi ama ayrıntıları alamıyoruz. Sinyal kuleleri hasar almış olabilir." Asker açıklarken bir yandan da ekranda anlaşılmaz noktalara işaret ediyordu.

Liam iç geçirdi. "Yani saldırı altındayız."

Asker durup ona ters bir bakış attıysa da "Evet," diye onayladı. "Saldırı altındayız."

"Stilinski," diyerek kendisine dönen Derek yüzünden Stiles irkildi. Dikkatini kurtadama çevirirken sırtını dikleştirdi. "Askerlerinden iki tanesini, ikizlerle birlikte Şerif departmanına gönderir misin?"

Arkasını dönüp Lydia ve Danny'e işaret veren Stiles "Elbette," diye onayladı. "Dikkatli olun ve herhangi bir problem olursa anında bildirin." Askerlerini tembihledikten sonra ormana dağılmak için hazırlanan Derek ve diğerlerine katıldı.

"Baksana," dedi Stiles, cephane yeleğini üzerine geçirirken. Yanında botlarını bağlayan Derek başını kaldırıp ona baktı. Yeleğinin kemerini bağlayan Kaptan, onun yeşil gözleriyle buluştu. "Böyle saldırıları çok sık yaşıyor musunuz?"

Silahını boynuna asan Derek neredeyse umursamaz sayılabilecek bir ifadeyle başını salladı. "Yılda birkaç kez oluyor. Ama bu son zamanlarda gördüğümüz en büyük saldırı olabilir."

Stiles başını sallayıp onun peşinden dışarı çıksa da içten içe gergindi. Uzun zamandır aksiyona girmemişti ki Derek bile bu seferkinin büyük bir saldırı olabileceğini söylüyordu.

Koca adamın "Stiles," diyen yumuşak sesini duyduğunda duraksadı. Başını kaldırıp bir adım önünde duran Derek'le buluşturdu gözlerini. Yeşil gözler yapay ışıkta bile inci gibi parlıyordu. Bir eliyle tüfeğini tutarken uzanıp diğer eliyle Stiles'ın koluna dokunacak gibi oldu. "Bunu yapabilirsin, endişelenecek bir şey yok."

when the hands you hold are weapons | sterek [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin