Chapter 8

903 115 164
                                    

Y/N : Selam!

Pek kıymetli yavru kurtlarım, yazarken en çok zevk aldığım bölümler kuşağına girmiş bulunuyoruz. Heyecandan içim kıpır kıpır, yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım. Fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum!

Bölüm sonunda görüşürüz! <3
.
.
.
.

[WHEN THE HANDS YOU HOLD ARE WEAPONS]

[Chapter 8]


















- Yazarın bakış açısından -













Derek gözlerini araladığında gün çoktan aymıştı. Nerede uyuduğuna dair yaşadığı aydınlanmaysa epey gecikti.

Önce gözlerini kırpıştırarak burnuna değen kumaşa baktı. Birinin nefes alıp verdiğini duyabiliyordu. Başını geri çekip hafif sırt üstü dönünce nerede olduğunu algılayabildi.
Başı Stiles'ın kucağındaydı, parmakları onun siyah saçlarının arasındaydı. Oğlanın başı koltuğun sırt kısmına dayanmıştı, uyuyordu. Derek, uyanmadan önce yüzünü oğlanın karnına gömmüş olmalıydı.

Siktir.

Tamamen bilinçsizce nefesini tutarken kıpırdamamaya çalıştı. Sanki Stiles uyanır da bu hâlde uyuduklarını görürse fırtına kopacakmış gibi hissediyordu. Bütün bedeni kaskatı kesilmişti. Gözleri, Stiles'ın aralık dudaklarındaydı. Yüzündeki benler, pencereden vuran sabah güneşiyle parlıyordu. Derek onun güzel olduğunu düşünmekten kendini alamadı.

Başının altındaki bacağın kasıldığını hissettiğinde her şey birden gelişti. Önce Stiles küfrederek diklendi, sonra da Derek'in başını bir hışım iterek bacağını tuttu. "Hay sıçayım."

Derek bacakları kanepede, üst bedeni parkeyi boylamış vaziyette şaşkınca ona bakarken Stiles tamamen kramp giren bacağına odaklanmıştı. Bütün gece aynı pozisyonda uyumanın bir bedeli vardı.

"Sana da günaydın," diye mırıldandı Derek sabahın büyüsünü kaçırdığı için Stiles'a ters ters bakarak.

Stiles bacağını ovarken "Günaydın," diyip eliyle geçiştirdi.

Halbuki gün ne kadar da huzurlu başlamıştı. Derek hayal kırıklığı içinde banyoya girdi.

Stiles da bu esnada bacağındaki krampın geçmesi için kaslarını ovuyordu. Önceki gece, Derek kucağında uyuyakaldığında, adamın başına yaptığı masaj bir anda saçlarıyla oynamaya dönüşmüştü ve bir noktada parmağının ucuyla yanaklarına hayali çizgiler çiziyordu. Sonra uykuya düşmüş olmalıydı, gerisini hatırlamıyordu.

"Umarım Derek de hatırlamıyordur," diye dua etti.

Derek banyodan çıkınca Stiles kendi sırasını kullanmak için giysilerini de yanına alıp duşa girdi. Dünü düşünmemeye çalışıyordu. Çünkü düşünürse kafayı yiyeceğinden emindi. Önce kahvaltıda yaşananlar ve Derek'le kavga etmeleri, ardından da General McCall'la karşılaşması. Stiles gerginliği hâlâ bedeninden atabilmiş değildi.

General McCall onu rütbelilere ayrılmış bir odaya çekip kibarca birkaç açıklama yapmıştı. Derek Hale'in kusursuz lise hayatı onun için bir şey ifade etmiyordu. Stiles hâlâ Derek'ten kurtulmak zorundaydı. Aksi takdirde Merkez Karargâhta her şeyden habersiz işini yapan babasının başına beklenmedik bir kaza gelecekti. Aklı almıyordu, General McCall bunca yıllık arkadaşına karşı nasıl böyle acımasız olabilirdi? Kendi elleriyle kurduğu barışı yıkmayı nasıl bu kadar kolay göze alabilirdi?

when the hands you hold are weapons | sterek [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin