Chapter 22

681 80 46
                                    

.
.
.
.

[WHEN THE HANDS YOU HOLD ARE WEAPONS]

[Chapter 22]























- Yazarın bakış açısından -





















Doktordan gelen zarfı Derek'e uzatıp "Hangi aşama?" diye sordu Stiles.

Kağıda kısa bir an bakan Derek başını iki yana salladı. "Daha birinci aşama başlamadı."

"Güzel," diye mırıldansa da Stiles bunun iyi olup olmadığından emin değildi. Ellerini saçlarından geçirirken "Hâlâ tedavi bulmak için vaktimiz var," diye mırıldandı. Sakin kalmak ve mantıklı düşünmek için gözlerini kapatıp açtı ama zihnindeki sisi bir türlü dağıtamıyordu. Tek düşünebildiği karşısında duran adamdı. Onu baştan ayağa süzerken hastalığa dair tek bir belirti görmeye çalıştı. Hiçbir şey. Tek görebildiği hiçbir şeydi.

Derek onun karmakarışık hissettiğini biliyordu. Stiles'ı parçalamayacağının garantisini kendi kendine verdikten sonra bir adım atıp aralarındaki mesafeyi kapattı. Kollarını iki yana açarken "Gel buraya," dedi. Stiles onun lafını ikiletmedi. Kollarını doğruca adamın geniş sırtına doladı. Onu kollarının arasında tutmak Derek'in ayakta kalmasını kolaylaştırıyordu.

Stiles burnunu boynuna sürtüp kokusunu içine çekerken "Seni hücreye kilitlememiz gerekecek," diye mırıldandı. "Birine zarar vermeden önce- İsa aşkına... Üvez ağacı işe yaramıyor bile." Bu düşünceyle birlikte hücrelerin Derek'i ne kadar süre tutacağını tahmin etmeye çalıştı. Saldırganlık aşaması ne kadar sürüyordu? Dördüncü aşamaya geçmek kaç günlerini alacaktı?

Kaçınılmaz sona ne kadar kalmıştı?

"Sorun değil," Derek onun saçlarını okşadı. "Endişelenme Stiles. Her zaman bir yolunu buluruz, hatırladın mı?"

Stiles onun gibi olumlu davranmak istedi, her şeyin yoluna gireceği oyununu oynamak istedi ama kelimeler dudaklarından çıkmıyordu. Bazen her şeyin ne kadar kötü göründüğünü kabul etmek gerekiyordu. O da bunu kabullenmişti. Ama pes edecek değildi. Derek'in ölümünü izleyecek hâli yoktu.

Geri çekilirken Derek'in şakağına hafif bir öpücük kondurdu. "Deaton'la görüşeceğim. Gerekirse Merkez'e giderim. Bu her neyse muhakkak bir çözümü vardır."

Derek gülümseyerek başını salladı. Stiles neredeyse ona bunu yapmaması için yalvaracaktı. Her şey yolundaymış gibi davranmak problemi çözmüyordu. Korkuyorsa bunu en azından Stiles'la paylaşmalıydı. Ama belki de bu onun ayakta kalma şeklidir, diye düşünüp susmaya karar verdi. Bir müddet her şey yolundaymış gibi yapmasına izin verebilirdi.

"Sağlık ekipleri geldiğinde en son sen kontrolden geç," diyerek mevcut durumu yönetmeye çalıştı. Zihnini meşgul tutmalıydı. "Senin sonucun kötü çıkarsa sürünün geri kalanı olay çıkarabilir."

Derek usulca "Tamam," dedi.

Lanet okuyan Stiles onun başını iki yanından kavradı. "Nasıl emin olabiliyorsun? Ha, Derek? Belki hasta değilsindir-"

"Hissettim," diye sözünü kesti Derek omuzlarını sıvazlarken. "Görüş alanım kırmızıya boyandı, herkesi ve her şeyi parçalayacak gibi hissettim."

Stiles itirazlar sıralamak istiyordu ama bu neye yarayacaktı? Bunun yerine ellerini kaydırıp Derek'in ellerini tuttu, parmaklarını sıktı. Kararlı gözlerle yeşil gözlere baktı. "Bunu hâlledeceğim Derek. Sana söz veriyorum."

when the hands you hold are weapons | sterek [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin