Chapter 4

912 124 131
                                    

Y/N : Selam.

Bölümlerin daha sık gelmesi için ayarlamıştım kendimi ama vizeler, okul işleri ve planlamadığım bir ton aksilik üst üste gelince bölümler de aksayacak gibi görünüyor. *iç çekme* Yıldım ki ne yıldım. Yorumlarınızı okuyarak kafa dağıtacağım bir süre.

Size iyi okumalar 🖤
.
.
.
.










- WHEN THE HANDS YOU HOLD ARE WEAPONS -

[Chapter 4]

















- Stiles'ın bakış açısından -











Kliniğin muayenehanesinde dururken karşımdaki iki askere bakmaktan kaçınıyordum. Sanki bakarsam iki kurt görecektim ve bu beni darmadağın edecekti.

Doktor Deaton, ikisinin omuzlarını patpatlarken gülümsedi. "İki yeni betamız var."

İçimden koca bir siktir çektim. En yakın arkadaşım ve en genç askerim yaşayacaktı. Ama dönüşmüş olmaktan memnunlar mıydı? Yüzlerine bakıp bu durumdan nefret ettiklerini görürsem muhtemelen kusacaktım.

Scott'ın "Stiles," dediğini duyana kadar başımı kaldırma gibi bir planım yoktu ama "Hey, Kaptan!" diye ısrar ettiğinde çenemi sıkarak onlara baktım.

İkisi de epey.... canlı görünüyorlardı.

"Hey." Zayıf bir sesle ikisine de selam verirken gülümsemem yüzümde emanet gibi görünüyordu.

Liam bileğini işaret etti. "Yara çoktan kapandı, Kaptan."

"Benimki de," derken kazağını sıyırdı Scott. Yamuk çenesinde aptal bir sırıtış vardı. Onu tanıdım tanıyalı böyle aptal gibi sırıtırdı. Bu bende onu yumruklama isteği yaratıyordu ama şimdilik, hayatta ve iyi olduğu gerçeğine sığınacaktım.

Boğazını temizlerken arkamı döndüm. "Güzel. Önümüzdeki iki gün izinlisiniz. Gidip ailelerinizi görün."

"Daha bir haftadır görevdeyiz!" diye feryat etti Liam.

Scott, "Liam haklı Stiles-" diye onu desteklediğinde dişlerimi sıkıp onlara döndüm.

"İkiniz de gidip ailelerinizi göreceksiniz. İki gün boyunca karargâhın yanına yaklaştığınızı görürsem..."

İkisi de hızla selam verdi. "Anlaşıldı, Kaptan."

Başımı sallayıp yalnız kalabileceğim yegâne yere, yani emektar jipime varana kadar yürüdüm. Ekibi, Beacon Hills sürüsüyle birlikte karargâha göndermiştim. Derek'ten onlara göz kulak olmasını istediğimde hiç itiraz etmeden kabul etmişti.

Şimdi en büyük sorun, General McCall'a rapor vermekteydi. Elim telsize gitmiyordu. Onu arayıp oğlunun bir kurtadama dönüştüğünü nasıl söyleyecektim?

Telefonum çalmaya başladığında her şey daha da kötüleşti çünkü arayan kişi babamdı. Onunla en son konuşmamız tamamen hüsranla sonuçlanmıştı. Büyük bir kavga etmiştik ve ertesi gün, ekibimle birlikte Beacon Hills'e gideceğimizi öğrenmiştik. Öğrenmiştik diyorum ama benim bundan çok daha öncesinde haberim vardı zaten. Benim birçok şeyden haberim vardı. Son birkaç aydır hayatım koca bir kâbusa dönüşmüştü ve kontrolü elimden kaçırmaya o kadar yakındım ki ne yapacağımı, nasıl davranacağımı kestiremiyordum.

when the hands you hold are weapons | sterek [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin