.
.
.
.[WHEN THE HANDS YOU HOLD ARE WEAPONS]
[Chapter 9]
- Stiles'ın bakış açısından -
Ertesi sabah başımın çatlayacak gibi hissettirmesi yetmiyormuş gibi daha alarmım bile çalmadan biri odanın kapısını çalmaya başladı.
Yorganı başıma kadar çekerken "Derek!" diye homurdandım. "Kapıya baksana."
Cevap gelmeyince yorganı üstümden atıp karşı yatağa baktım. Boştu. Yerimde diklenirken başımın her tarafına iğneler saplandı. "Derek?" Sesim odadaki boşluk tarafından karşılandı. Derek'in düzenli yatağına boş gözlerle bakarken kapının tekrar çalmasıyla küfrederek yataktan çıktım. Altımdaki eşofmanın bir bacağı dizime kadar sıyrılmıştı, tişörtümün yakası kaymıştı ve saçlarım birbirine girmişti ama o an için kapıyı açıp kapıdaki kişinin alnını karışlamaktan başka bir şey düşünemiyordum.
Kapıyı bir hışım açtığımda karşımda babam duruyordu.
"Baba?"
Üstündeki gündelik takımının ceplerine soktuğu elleriyle karşımda dikilirken yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı. "Stiles!" Kollarını açarak beni kendine çektiğinde alık alık bakmayı bırakıp ben de kollarımı ona doladım. Uyku sersemliğinden olacak ki gözlerim yaşarmıştı.
Ah, kimi kandırıyordum? Babamı köpek gibi özlemiştim!
"Akşamdan kalma olmana kızmayı sonraya bırakacağım," dedi saçlarımı karıştırıp geri çekilirken. Kaşlarını muzipçe çattı. Yanımdan geçip odaya girerken parmağını yüzüme doğru salladı. "Hiçbir fırsatı kaçırmıyorsun bakıyorum da."
Kafamı kaşıyarak peşinden giderken neyi kastettiğini anlayınca "Hayır hayır," diye itiraz ettim. "Komutan Hale'le içmeye gitmiştik, sandığın gibi bir şey değil!"
"Komutan Hale mi?" Etrafında dönerken çenesini tutup düşünceli bir şekilde tavana baktı. "Talia'nın Derek'inden bahsediyorsak o da iyi bir tercih sayılır."
Yanaklarıma hücum eden kanla "Baba!" diye bağırdım.
Gözleri büyürken "Bekle bir saniye," diye durdurdu beni. "Sen gerçekten ona-"
"Baba! Bundan bahsetmeyi keser misin? Sana bir şey olduğu yok dedim. Biz ortağız, hepsi bu." Yüzümü sıvazlarken sabır diledim. "Her neyse... Senin burada ne işin var?"
Omuz silkerken benimle uğraşmayı kesti. "Rafael çağırdı, ben de çağrıya uyup geldim."
Bütün damarlarım aynı anda tıkanmış gibi bir basınç başıma çarptığında dengemi kaybedip yanında dikildiğim kanepeye tutundum. Boğazım birdenbire kurumuştu. "General seni buraya mı çağırdı?"
"Evet."
"İyi de neden?"
"HSPA'nın hukuksal işleyişiyle ilgili eğitimi vermemi istiyormuş."
Alnıma masaj yaparken kendimi kanepeye bıraktım. Titreyen ellerimin izin verdiği ölçüde kanepenin kol kısımlarına tutundum. Kendi kendime konuşurcasına, "Bu bir mesaj," diye mırıldandım.
Babam bir şeyler söylediğimi duymuş olacak ki "Bir sorun mu var evlat?" diye sordu.
Dişlerimi sıktım çünkü ağlayacaktım. Gerçekten ağlayacaktım. Burnumun direği sızlıyordu, babama bakmamaya çalıştım. Ona bakmak işleri iyice zorlaştırıyordu. Akşamdan kalma olan başım, üzerime binen tonlarca sorumluluk ve önceki gün General tarafından tekrar tekrar tehdit edilmenin getirdiği gerilim beni mahvetmişti. Kollarım kırılmış gibi hissediyordum. Tutunacak birileri vardı ama onları riske atmamak için tutunamıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/303847187-288-k667491.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
when the hands you hold are weapons | sterek [b×b]
FanfictionTAMAMLANDI [teen wolf/sterek fanfiction] söz konusu sensen senin yerine de kurşun yerim başlangıç 14/03/22 bitiş 06/09/2022