Chapter 13

740 94 167
                                    

.
.
.
.

[WHEN THE HANDS YOU HOLD ARE WEAPONS]

[Chapter 13]























- Yazarın bakış açısından -

















Günler süren uykusuzluğun etkisiyle Stiles Stilinski ayakta durmakta güçlük çekiyordu. Klinikte oturduğu yerden Doktor Deaton'ın kitapları karıştırmasını izliyordu. Scott'ın yerine dair hiçbir bilgi yoktu ellerinde. Hiçbir ilaç Isaac'i uyandırmaya yetmemişti. Bütün dikkatlerini Kali'yi bulmaya odaklamışlardı. Scott'a ve Isaac'in ilacına giden yol Kali'yi bulmaktan geçiyordu. Ve her şeyi birbirine katan druid'i.

Kağıtlara bir şeyler not alan Doktor, bir anlığına başını kaldırıp yorgun Kaptan'a baktı. Yazmaya devam ederken "Burada sebepsiz bir araştırma yapmak yerine diğerleriyle birlikte Kali'yi arıyor olman gerekmiyor mu Stiles?" diye sordu. Stiles onun vurgulamasını görmezden gelse de Doktor konuşmayı sürdürdü. "Gerçekten anlamıyorum. Dehşet Doktorları uzun zaman önceydi. Şimdi geçmişi kurcalamanın kime ne faydası var?"

"Theo'ya güvenmediğimi biliyorsun. İçimi rahatlatmak için bu gerekliydi." Stiles açıklama yapmaktan bunalmıştı. Kağıtları işaret etti. "Bulabildin mi?"

Doktor Deaton birkaç kâğıdı havaya kaldırıp sallarken ofladı. "Theo Raeken'ın başarılı bir denek olduğu Dehşet Doktorları'nın belgelerinde yazıyor. HSPA'nın uzman ekibinden de bizzat kız kardeşim onaylamış. Hiçbir yanlışlık yok." Gözlerini kısıp kollarını önünde bağladı. "Bunun Theo'ya güvenmenle ne ilgisi olduğunu açıklamanı bekliyorum."

Zamanın kıymetli olduğunu bilen Stiles "Kız kardeşinle nerede görüşebilirim?" diye sordu alelacele. "Telefon numarasını alabilir miyim?"

"Morrell'la mı görüşmek istiyorsun?" Doktor Deaton kaşlarını çatıp bir kağıtlara bir Stiles'a baktı. "Theo'yla ne alakası-"

"Deaton, sadece önemli olduğunu söylesem?"

Doktor iç çekip kitapları kapatırken başını salladı. "Pekâlâ. Umarım yanlış bir şeyler yapmıyorsundur Stiles. İşte," diyerek telefonunu uzattı. "Numarası burada."

Numarayı telefonuna kaydeden Stiles ağzının içinde ufak bir teşekkür mırıldandıktan sonra kendini dışarı attı. Telsizinde bir çağrı vardı. Jipe doğru giderken telsizi kemerinden çıkarıp yüzüne yaklaştırdı. "Stilinski konuşuyor, tamam."

"Martin konuşuyor," dedi Lydia. Nefes nefeseydi. "Kali'nin izine rastlandı. Komutan, Boyd ve ikizlerle birlikte yola çıktı, tamam."

Jipin kapısını açarken duraksayıp küfretti. "Sadece dördü öylece gidemez! Lydia, onları durdurun, tamam." Arabaya binip motoru çalıştırırken Lydia'nın "Çoktan gittiler, tamam," dediğini duydu.

"Nasıl böyle sorumsuzca hareket edebilir-" Cümlesini kendi kendine kesip dişlerini sıktı. "Askerlerini de kendisini de tehlikeye atıyor. Komutan Hale'i gördüğüm ilk yerde esaslı bir konuşma yapmam gerekecek."

"Ah, kapa çeneni Stiles. Komutan giderken son derece temkinliydi. Bu iş her zaman risklidir, bunu biliyorsun. Şimdi kahrolasıca karargâha gel ve sorumluluk al. Tamam."

Lydia'nın hattı kapattığını gösteren ses duyulduğunda Stiles başını iki yana sallayıp güldü. Telsizi bırakıp Doktor Morrell'ın numarasını çaldırırken parmaklarıyla direksiyonda ritim tuttu. Gergin bekleyiş esnasında neredeyse kemirerek dudaklarını kanatıyordu.
Nihayet genç bir kadın sesi "Merhaba?" diye karşılık verdi hattın diğer ucundan.

when the hands you hold are weapons | sterek [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin