Bugün çok yorulmuştum. Sabah spora gittikten sonra eve gelip hazırlanıp dershaneye geçmiştim. Saatlerce süren derslerden sonra eve geldiğimde çantamı yere attım ve telefonumu elime alıp koltuğa uzandım. Sarp'tan mesaj gelmişti. "Akşam bir şeyler yapalım. olur mu?" diyordu. Her ne kadar yorgun olsam da kıramıyorum şu salağı. Hemen mesaj atıp ne yapacağımızı sordum. "Bostanlı sahile gidip kola çekirdek yaparız" dedi. Birkaç gündür beni boşladığının farkındaydı. Nazlı ile öpüştüğü günün ertesine çıkma teklif etmişti ve Nazlı da kabul etmişti. Neredeyse bir hafta olmuştu ve Sarp'la spor haricinde hiç görüşmemiştik. Vaktinin çoğunu Nazlı ile geçiriyordu ve bu gayet doğaldı. O yüzden hiç problem etmedim bu durumu ama belli ki Sarp kırıldığımı düşünmüştü. Çünkü bugün Sarp'ın okuldaki en yoğun günü. Perşembe günleri asla dışarı çıkmaz. Eve gidip dinlenir. Ona rağmen çıkalım demişti. Kıyamadım hemen kalkıp evine geçtim. Kapıyı Sarp açtı. Ayak üstü hemen konuya girdim.
- Kanka bugün perşembe. Çok yoğun oluyordun sen. Normalde çıkmazdın dışarı.
- Abi kaç gündür senle takılamadım. Nazlı falan yani biliyorsun.
- Oğlum deli misin? Ben buna alınacak adam mıyım? Dışarı çıkmamıza gerek yok. Gel bizim hamağa geçelim beraber müzik dinleyelim.
- Kanka biliyor musun şuan resmen hamak terapisine ihtiyacım var aslında.
- Salla Bostanlı'yı ya. Eşofmanları çek gel. Bekliyorum seni. Ben de eşofmanları çekmeye gideyim.
- Tamamdır geliyorum
Sarp'la küçüklüğümüzden beri en sevdiğimiz aktiviteydi hamak terapisi. Beraber hamakta uzanıp aynı kulaklıkla müzik dinleyip uyuya kalırdık. Sarp resmen benim ikiz kardeşim gibiydi. Canımı istese yemin ederim veririm. Hele o hamakta bir de keyifliyse saçlarımla oynarsa... Ohhh değmeyin keyfime. Tüm bu rahatlamayı düşünerek hızlıca odama çıkıp eşofman ve rahat bir tshirt giyip bahçeye indim. Hemen hamağa geçtim. Birkaç dakika sonra Sarp da geldi. yanıma uzanıp kulaklığın birini aldı ve gözlerini kapatıp müziğe daldı. Akşam güneşi hafif hafif bize vuruyor. Müzik harika. Hamak harika. Yaklaşık 5-10 dakika içinde uyuyakalmışız.
Annemin seslenmesi ile uyandık. "Canlar hadi uyanın artık akşam yemeği hazırladım. gelin yiyelim". Gözlerimizi ovuştura ovuştura uyandık. Saate bakınca şok olmuştum. Tam 2 saat bu şekilde uyumuşuz. Güneş iyice batmıştı. Hava karanlığa dönüyor gibiydi. "Anne baya uyumuşuz, neden kaldırmadın bizi?" diye sordum. Annem bize kıyamadığını, iyice dinlenelim diye ellemediğini söyledi. Hatta bizim bir fotoğrafımızı çekip hikaye bile atmış. Hikayeye de 'Canım oğullarım, Nasıl da güzel ikiz kardeş gibi büyüdünüz gözümün önünde' yazmış. O kadar doğruydu ki. Bir ikiz kardeşim olsa Sarp kadar bağlanamazdım. Ömrümün en korkunç anları geçen sene üniversite tercih anlarıydı. Aleyna İstanbul tercih edecek diye Sarp da bir ara İstanbul'daki üniversiteleri düşünmüştü. Resmen yıkılmıştım. Sarp'ın İstanbul'da benim İzmir'de olduğumu hayal bile edemiyorum. Bazı yazlar Sarp ve ailesi 1 aylık uzun bir tatile çıkarlar. O bir ay cehenneme dönerdi benim için. Neyse ki Sarp da benden ayrılmak istememiş ve İzmir'i tercih ederek Aleyna'dan uzakta kalmıştı. Tam bunları düşünürken Sarp kafama bir tane vurdu "hoooo nereye daldın yine sen?". Tokatın etkisi ile kendime geldim ve ne biliyim dercesine bir el işareti yaptım. Sonra hamaktan kalkıp verandaya yemeğe geçtik. Biz yemek yerken Ayten Teyze işten dönüyordu. Onu gören annem "Ayten, gel yemek ye" diye seslendi. Ayten teyze de "Siz yiyin. Biz Mahmut'la dışarı yemeğe çıkacağız" diye cevapladı. Şu Mahmut Amca ile Ayten Teyze arasındaki ilişkiye resmen özeniyordum. Mutlaka beraber kültür aktiviteleri, baş başa akşam yemekleri gibi planlar yapıyorlardı ve bu durum her ne kadar belli etmese de annemi üzüyordu bence. Çünkü yıllardır en yakın arkadaşının mutlu evliliğine tanık olurken kendisi eşinden tek bir güzel söz bile duyamıyordu. Tam da bu yüzden annemin Ahmet Abi ile evlenmesine asla karşı çıkmadım. Annem eliyle 'okey' işareti yaptıktan sonra Ayten teyze içeri girdi. Biz de yemek yemeye devam ettik. Yemek sırasında annem "yarın ben de akşam yemeğinde yokum haberiniz olsun. Kendi kendinize pişirin, yiyin, için" dedi. "Hayırdır annem?" diye merakla sordum. Meğer yarın Ahmet Abi ile akşam yemeğine gidecekmiş. Bu haberi aldığım an o kadar mutlu oldum ki. Yıllar sonra annem de sevdiği adamla bir randevuya çıkacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elimde Değil
Teen FictionBu öyle bir şey ki, ne vazgeçebiliyorum ne de anlatabiliyorum. Sonuçta insan abisine aşık olur mu? Onur öyle bir duruma düşmüştür ki üvey abisi Aslan'a aşık olmuştur. Fakat onu bekleyen sürprizden haberdar değildir.