Fotoğrafa baktıkça yutkunmakta zorlanıyordum. Kevin, Aslan, Asya ve bir kız... Dördü oturmuş kahve içiyorlardı. Yüz ifadeleri de gayet eğlendiklerini haykırıyordu. Bir an duyma yetimi kaybetmiştim sanki. Niki'yi duymaya başlayınca fark ettim.
- Onur ses verir misin artık? İyi misin? Hani konuşmaya devam edecektin?
- Niki ne bu fotoğraf? Eski bir foto olsa gerek
- Değil Onur. Birkaç haftadır Aslan'ı takip ettiriyorum. Bir açık vereceğinden, seni üzeceğinden emindim. Şuan Alsancak'ta bir kafede oturuyorlar.
- hayııır. Yalan söylüyorsun
- Onur lütfen ağlama. O şerefsiz için ağlamaya değmez.
- Niki sana söz verdim konuşacağım diye ama şuan elim ayağım titriyor. Konuşmak istemiyorum.
- Tamam. Seni zorlayacak değilim. Ama en azından nerede olacağını söyler misin? Sana ulaşamazsak meraklanmayalım
- Kordon'dayım. Bisiklet sürüyordum. Neyse biraz çimlerde uzanıp düşüneceğim
- Tamam ama ağlama artık. İstersen yanına geleyim mi?
- Yok gelme. Yalnız kalmak istiyorum
- Tamam. Ara ara seni arayabilir miyim? Merak ederim
- Olur
Telefonu kapatıp cebime koydum ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Sinirlerim bozulmuştu. Korktuğum başıma gelmişti. Aslan'ın Asya'yı unutamadığı belliydi. Büyük ihtimalle Kevin'ın kız arkadaşı ile buluşmasına Aslan ve Asya da katılmıştı. Bana açık açık da yalan söylemişti. Özel derse gidecekmiş falan. Ne aptalmışım.
Akşama kadar çimlerde ağladım durdum. Ara ara Niki arayıp durumumu sorsa da hep kısa cevaplar verip kapattım. Derken Aslan aradı. Telefonu görmek bile midemi bulandırmıştı. Fırlatıp denize atasım gelmişti. Aslan'ın aramasını reddedince hemen üstüne Arda aramaya başladı. Onunkini de reddettikten sonra ani bir kararla halamı aradım.
- Alo halam nasılsın?
- ooo hayırsız hatırladın sonunda halanı
- Hala özür dilerim ya. Haklısın. Ne zamandır uğrayamadım, arayamadım seni
- Oyyy paşam benim. Aşk olsun. Ne özrü? Aramızda öyle kırılmak falan olmaz bizim demi?
- Aynen öyle. Hala, müsaitsen bu gece sende kalabilir miyim?
- Aaa ne güzel olur. Hadi gel bekliyorum. Şanslısın ha. Zeytinyağlı sarma yaptım hem.
- Ohhh ne güzel
- Bir sorun yok demi? Var gibi. Gelince anlatırım
- Tamamdır bekliyorum bir tanem benim
Halamla konuşmamız bitince bisikleti en yakın park yerine bırakıp vapura bindim. Halam Karşıyaka'da oturuyordu. Eniştem 6 yıl önce vefat etmişti. Çocuğu da yoktu. Tek yaşıyordu halam. Beni de kendi çocuğu gibi görüyordu işte. Vapurdan indikten sonra eve doğru yürümeye başladım. Evi iskeleye oldukça yakındı halamın. Yoldan onun da benim de çok sevdiğimiz tatlı profiterolden aldım bolca. Yol boyunca Aslan, Arda, Sarp, annem... Hepsi defalarca arayıp mesajlar attılar. Nerede olduğumu soruyorlardı. En sonunda annem "eğer açmazsan polisi arayacağım. Çok telaşlandık bak" deyince annemi aradım.
- Onur neredesin? Neden açmıyorsun telefonunu?
- Biraz canım sıkkın anne. Yalnız kalıp düşünmek istiyorum
- Senin sesin niye böyle çatallı? Ağlıyor musun sen?
- Anne iyiyim ben, beni merak etme.
- Neredesin sen? Eve de gitmemişsin. Bak Arda, Sarp, Aslan hepsi bizde. Meraktan öldük. Hepimizi meşgule atıyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elimde Değil
Roman pour AdolescentsBu öyle bir şey ki, ne vazgeçebiliyorum ne de anlatabiliyorum. Sonuçta insan abisine aşık olur mu? Onur öyle bir duruma düşmüştür ki üvey abisi Aslan'a aşık olmuştur. Fakat onu bekleyen sürprizden haberdar değildir.