Gözümü zarla zor açınca birden afalladım. İçinde bulunduğum durumu idrak edemiyordum. Tek hissettiğim acıydı. En dışardan en içeri kadar işleyen bir acı. Bir yatakta uyuduğumu fark edince kafamı hafifçe kaldırıp çevreme baktım. Yüzümdeki şişlikleri ve acıyı hissedince yavaştan aklım başıma geldi. Hastanedeydim. Hemen koluma bakınca serum takılı olduğunu gördüm. Etraf karanlık sayılırdı. Loş bir ışık vardı sadece. Peki neden yalnızdım. Hafif dikelip oturdum. Sonra karşı koltukta uyuyan annemi gördüm. Belli ki beni izlerken uyuya kalmıştı. Oturur vaziyetteydi hala. yanına gitmek istedim ama daha hala ayılamamıştım. Kafam dönüyordu ve idrak edemiyordum her şeyi. Anneme seslendim ama sesim neredeyse çıkmadı. Tam bayılacak gibi olduğum anda annem bağırarak yanıma fırladı ve beni tuttu. Annemin söylediklerini bulanık bulanık duyuyordum. Endişeyle "Onur iyi misin? Neden kalktın? Bana neden haber vermedin?" diyordu. Bir yandan da hemşire çağrı butonuna bastı. Ardından beni geri yatırdı. Hemşire hızla gelince annem "uyandı. Uyandı hemşire kızım" dedi. Hemşire gelip hemen ekrandan bir şeyler kontrol etti ve hekimi aradı. Benim kafam hafif hafif netleşince anneme "anne neden buradayım ben? Noldu?" diye sorunca annemin gözyaşları akmaya başladı. Ardından alnımdan öpüp "SArı kedim benim. Sonra konuşuruz bunu. Şuan yorumayalım. Dinlen iyice iyileş" deyince "Sarp? Sarp yok mu?" dedim. Annem "seni bırakır mı hiç o? Buralardadır. Lavaboya falan gitmiştir" dedi. Tam o sırada kapı açıldı ve içeri elinde iki tane bardakla Sarp girdi. Beni yatakta oturur görünce elindeki kahveleri bir yere bırakıp yanıma koştu hemen. Ardından elimi tutup öptü ve "sonunda be kanka. Sonunda" diye ağlamaya başladı. Neden bunlar bu kadar tepki veriyordu anlamıyordum. Ben ne zamandır buradaydım ki? Hemen "Ben ne zamandır hastanedeyim?" diye sordum. Annem başımı okşayarak "3 gün oldu. 3 gündür per perişan senden güzel haber bekledik bir tanem. Sonunda bizi mutlu ettin" deyince şok oldum. Nasıl ya? Ben "3 gündür uyuyor muydum? sanki azcık gibi. Hatta 5 dakika daha uyuyasım var" deyince hemşire de bizimkiler de güldü. Sarp "ya bari şu halde cıvıklaşma" dedi gülerek. Kafam biraz daha yerine gelince yavaştan olayları hatırlar gibi oldum. En son adamlar beni tutmuştu. Hemen ağlayarak "anne naptılar o adamlar bana? yoksa?" dediğim anda Sarp "saçmalama kanka. Aklına neler geliyor senin" diye kızdı. Ben "ne o zaman? hiç hatırlamıyorum. Tek hatırladığım adam beni tehdit etti ve kafama doğru sert bir yumruk attı. Gerisi yok" dedim. Bizimkiler susunca bağırarak "anlatsanıza" dediğim anda birden dudak kenarıma ve karnıma acı girdi. Annem iyice ağlamaya başlayınca Sarp söze girdi.
- Kanka öncelikle sakin ol. Anlatacağım ama sakin olacağına söz ver
- Sarp anlat artık. İyice gerildim.
- Kanka biz olayın başını bilmiyoruz zaten. Sen bizden çıktıktan sonra olmuş olay. Kevin görmüş şans eseri. Beni ziyarete geliyormuş. Derken kapının önünde seni döverken görmüş adamları. Hemen koşarak gelmiş ve adamlardan birini direk indirmiş. Diğer iki de Kevin bağırmaya başlayınca çevredeki evlere bakınıp kaçmışlar direk.
- Peki neden? Neden dövmüşler beni? Ben kime ne yapmışım?
Ben bu soruyu sorduğum sırada annem iyice ağlamaya başladı ve gidip karşıdaki koltuğa yığıldı. Sarp da ağlayarak olayı bana anlatmaya devam etti.
- Kanka Kevin'ın anlattığına göre adamlar sana yumruk tekme falan atarken bir yandan da 'al sana ibnelik, al sana göt verenlik' falan demişler. Kevin'ın indirdiği adamı yakalamışlar. Sorgusunda "geydi. Toplumun ahlakını bozuyordu. Onu başkaları ile öpüşürken gördük. Daha fazal ahlak bozmadan indirdik" demiş. Oç herif işte.
Sarp bunları anlatırken içim içime sığmadı. Sessiz kaldım. Sarp bu durumdan rahatsız oldu ve "bir şey söyle kanka. Korkutma beni" deyince gözümden bir damla yaş geldi. Sarp'a hüzünle bakıp "yani tüm dert benim birini sevmem ama onun erkek olması, tüm dert homofobi ha?" dedim. Sarp elimi öperek "kanka cezalarını çekecekler. Polis diğer ikisini de yakalamış. Hepsi cezasını çekecek. Merak etme" dedi. Bense acının tatlı tebessümünü yaptım Sarp'a ve "peki ya diğer homofobikler? Onlardan kim koruyacak beni?" dedim. Tam o sırada doktor içeri girdi. Annem hemen doktora gidip durumu anlattı. Doktor "Onur merhaba ben nöbetçi doktorum. Senin doktoruna haber verdim. Yarın sabah direk yanına gelecek. Şuan nasılsın?" deyince "iyiyim teşekkürler. Sadece yoğun ağrım var. Ama özellikle sırt ağrım ayağa kalksam rahatlayacak gibi" deyince bizimkiler birden gözünü kaçırdılar ve doktora baktılar. Ben hemen kötü bir durum olduğunu anladım. Doktor yatağa yanıma oturdu ve elini elimin üstüne koyup "Onur'cum şimdi sana bir şey anlatacağım ama korkmak veya kendimizi çok üzmek yok. Anlaştık mı? Sana tekrar sakinleştirici vermek, uykuya daldırmak istemiyorum. Bir an önce taburcu edelim seni" deyince iyice korktum. Ardından "çok mu kötü?" dedim. Doktor "hayır değil ama önce bana söz ver" deyince korkak bir tavırla "söz" dedim. Ardından doktor durumu anlatmaya başladı. O anlatıyordu ama ben anlamakta zorlanıyordum. Gözümü hep doktorun dudaklarında tutuyordum. Dediği hiçbir şeyi kaçırmak istemiyordum ama kafamda sadece söylediği bir cümle davullarla yankılanıyordu "Onur çok kısa bir süre desteksiz yürüyemeyeceksin".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elimde Değil
Teen FictionBu öyle bir şey ki, ne vazgeçebiliyorum ne de anlatabiliyorum. Sonuçta insan abisine aşık olur mu? Onur öyle bir duruma düşmüştür ki üvey abisi Aslan'a aşık olmuştur. Fakat onu bekleyen sürprizden haberdar değildir.