İzmir'i ve Olaylı Hayatımı Özlemişim

110 2 1
                                    

Evet evet. Oydu. Gözlerime inanamasam da oydu. Kapıda duran bana gülümseyen Aras'tı. Hani şu Sarp'ın kuzeni seksi Aras. Şok olmuştum. Yavaş adımlarla yanıma geldi ve elini uzatıp "meraba Onur. Nasılsın?" diye sorunca iyice şok oldum. Ne yüzle gelip bana selam verebiliyordu ki? Ama şuan ona tepki veremezdim. Aslan yanımdaydı ve şuan olanları öğrenmesine hiç gerek yoktu. Ayrıca Aras kendisine çok fazla değer verdiğimi falan düşünebilirdi. Elimi uzatıp sıktım ve "iyiyim Aras sen nasılsın?" dedim. Gülümsedi ve "ben de iyiyim" dedi. Tam konuşmaya devam edecekti ki sözünü kestim ve Aslan'ı gösterip "tanıştırayım sizi de. Sevgilim Aslan. Bu da Sarp'ın kuzeni Aras" dedim. Aras oldukça sakin bir şekilde gayet rahat tavırlar sergileyerek Aslan'la tokalaştı. Tamamen yüzsüzdü. Bana haber vermeden çekip gittikten sonra dalga geçer gibi geri gelmişti. Fakat asla tavır yapmamalıydım. Olur da Aslan olayları öğrenirse gerçekten gözünde rezil bir orospuya dönebilirdim. Gerçi eğer Aras susarsa kimse öğrenmezdi. Sarp bile bilmiyordu. Tanışma faslı bitince ben özellikle muhabbet kurmadım ve sessizce Sarp'ı bekledik. Ama Aras durmadı ve "Onur buraya yakın bir yerde işe başladım. Arada görüşürüz artık" dedi. Tabi ben hemen "olabilir" diyerek konuyu kapattım. Aras ne yaptığımı anlamıştı ve sırıtmaya başladı. Garibim Aslan ise herşeyden habersiz sakince Sarp'ı bekliyordu. Neyse ki Sarp az sonra gelmişti. Aras'la vedalaşıp spor salonuna geçtik. Sarp arabayı kullanırken ben hemen öne geçtim. Aslan yol boyunca Aras'la ilgili sorular sordu. Aşırı gerildim. Fakat genelde ben sustum Sarp cevap verdi. Spor salonuna gelince Aslan kapıdan girmeden bana döndü ve "sevgilim emin miyiz bu salona gelmeye? Kenan'ı görmemize gerek var mı?" deyince gülerek "Aslan Kenan geçti bitti. Hiç umrumda değil. Açıkçası salon güzel ve temiz. Eve de yakın. Rahatımızı bozacak bir durum olursa başka yere gideriz bence" dedim. Aslan bana sarıldı ve "peki. Ama rahatsız olduğum bir durum olursa bana direk söyleyeceksin tamam mı?" dediği anda gülümseyerek "söz!" dedim. İçeri geçince giriş deski boştu. Kenan ortalıkta yok gibiydi. Soyunma odasına geçtik fakat o kadar kalabalıktı ki boş dolap bulmakta zorlandık. Üstümüzü hızlıca değiştirdikten sonra bugün hafif başlayalım diye düşünüp cardio ve core çalışmaya karar verdik. Benle Sarp boşta duran iki koşu bandına geçip ısınma için yürüyüşe başladık. Aslan da ısınmalarını yapıp biraz uzakta bulunan bisikletlerden boş olanına geçti. Beş dakika kadar ısınma yaptıktan sonra yavaştan hızı arttırarak cardio çalışmaya başladık. Az sonra gözüme Bench press'in orda duran Kenan çarptı. Adamın birine ağır bir yük için yardım ediyordu. İyice hızlanınca kafamı çevirip önüme baktım. Biraz koşu yaptıktan sonra telefonumu çıkarıp müziği değiştirdim. O sırada gözüm bana doğru yaklaşan Kenan'a çarptı. Resmen bana doğru gülümseyerek geliyordu rezil. Koşu bandının hızını iyice arttırıp iyice koşmaya başladım. Böylece benimle muhabbet edemeyecekti. Hızla koşarken onunla konuşamadım. Az sonra koşu bandının yanına kadar gelip bana bakıp eliyle selam verdi. Hiç bir tepki vermeden devam ettim. Bir adım geri çekildi ve kollarını bağlayıp beni beklemeye başladı. Ne planlıyordu? Onunla konuşacağımı mı düşünüyordu? Ayrıca bugün benim sınav günüm müydü? Önce Aras sonra Kenan. Ne alaka yani. Yaklaşık 20 dakika boyunca Kenan beni izledi ve bekledi. Adeta saçmalıyordu. Bu darlamaya girerdi artık. 5 dakika yavaş hızda soğuma da yaptıktan sonra koşu bandından indim. Kenan hemen suyumun kapağını açıp bana uzattı. Bense tepki vermeden suyu aldım ve kapağını geri kapattım. Sarp da koşusunu bitirince meraklı gözlerle yanıma geldi. Kulaklığımın birini çıkarıp "kanka ben bir iki dakika oturup core çalışmaya geçicem" dedim. Sarp da bana katıldı ve beraber uzak köşedeki matların üzerine gittik. Kenan da tin tin peşimizden geldi. Sarp'la sırtüstü bir iki dakika matlara uzanıp dinlendik. Kenan da diğer yanıma uzandı. Daha fazla dayanamadım ve dikelip Kenan'a baktım. Ardından kulaklığımı çıkarıp "komik ve itici oluyorsun. Rahat bırak da spor yapalım. Darlama lütfen" dedim. Ben bozulur üzülür diye düşünürken o şımarık bir gülümseme ile "o zaman beni bir kez dinle. Sonra gideyim" dedi. Belli ki anlamayacaktı. Telefonumu elime alıp uzakta bisiklette telefonla uğraşan Aslan'ı aradım. Aslan telefonu açıp gözüyle beni aradı ve sonunda gördü. Hemen "hayatım, gel artık core çalışalım hep beraber" dedim. Aslan Kenan'ı yanımda görünce baya sinirlenmişti. Dönüp Kenan'a bakınca hayal kırıklığı içinde bir surat gördüğüm. Titrek bir ses tonuyla "nasıl yani?" diye sordu. Gülümseyerek "ne nasıl?" derim ve yanımıza gelen Aslan'a kalkıp sarıldım. Kenan'ın gözünden bir damla yaş süzüldü ve ayağa kalktı. Bir Aslan'a bir bana bakarak "siz kardeşsiniz. Dalga geçiyorsunuz benimle" dese de artık net bir tavır göstermeliyim diye düşünerek Aslan'ın dudaklarına yapıştım. Kenan daha fazla dayanamadı ve yanımızdan gitti. Aslan anlamsızca bana bakıyordu. Olan biteni anlatınca Kenan'a haddini bildirdigim için çok mutlu oldu. Daha sonra üçümüz birlikte biraz core çalıştık. Spor bitince herkes fena yorulmuştu. Hemen duş alıp üstümüzü giydik ve eve döndük. Eve döndüğümüzde bizimkiler verandada bizi bekliyorlardı. Annem hemen koşarak geldi ve bana sarılıp hem kızdı hem sevdi. Bir yandan götüme vurup "anneye haber vermemek neymiş" diye kızıyor, bir yandan da sıkı sıkı sarılıp "oy nasıl özledim sarı kedimi" diye seviyordu. Tabi ben dahil herkes annemin bu haline gülüyorduk. Annemden ayrılıp Ahmet Abi ile de sarılırken "iyi gezdiniz Onur'cum" deyip güldü. Ben de güldüm ve verandaya geçip oturduk. Annemler tabi yemek için bizi beklemişlerdi. Hep beraber annemin mükellef sofrasına oturduk. Yemek yerken tatili bol bol anlattırdılar. Laf arasında anneme "annem tekrar yoğun spora başladık. Tatilde de yemeği fazla kaçırdık. Artık böyle mükellef sofralar kurma" dedim. Annem de gülerek "ben yaparım siz sadece salata yersiniz. Ahmet'le benim suçum ne" dedi. Hep beraber güldük eğlendik ve çok güzel bir akşam yemeği yedik. Sofrayı topladıktan sonra annem "çamaşırlarınızı sırayla yıkayalım. Hadi Onur getir bakalım yıkanacaklarını" dedi. Bu demekti ki Onur seninle özel konuşacağım ayrıl gel. Annemin peşine takılıp yukarı çıktım. Valizimden kirlileri çıkarıp banyoya anneme götürdüm. Annem çamaşırları seçip makineye atarken bir yandan da sorularını soruyordu.

Elimde DeğilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin