KAÇIŞ

2.2K 111 26
                                    

İnsan en karanlık anda bile umuttan vazgeçebilir miydi? bana göre vazgeçemezdi.

umudu tükenen insanın yaşadığına inanmıyordum. umudu olmayan insanda zaten yaşayamazdı.

her zorluğa her acıya rağmen içindeki umuda tutunmalıydı. ya da bundan başka çaresi yoktur.

tıpkı benim gibi.  içimdeki umuda tutunmaktan başka çarem yoktu. gözlerimi yavaşça açarken bedenim acıdı.

ama ruhum bundan daha fazla acıyordu. sökmek istiyordum bu acıyı ama bunu yapamıyordum.

biraz sonra odanın kapısı  açıldığında içeri  giren ayakkabılar bulanık görüyordum. o gelmişti. serhat. 

katilim. beni kendi şatosuna hapseden canavarım.

"kuzey "diyen o iğrenç sesini duydum. onun ağzından ismimi duymak bende mide bulandırıyordu. onun sesini duymak istemiyordum.

"daha kalkmamışsın "dediğinde gözlerimi kapattım. gözümden bir damla yaş düştü.

"git "diye fısıldadığımda elini vurduğu kolumdaki yarada hissediyordum. dudaklarımdan kaçan inleme ile elini çektiğinde gözlerimi açtım. 

"sana kaç kez dedim bana karşı gelme kendimi tutamıyorum "dediğinde yutkundu. yavaşça yattığım yatağın üstünden doğrulduğumda canım acıyordu. bana vurduğu o elleri dilerim ki Allahtan yanar kül olur. 

bana bakan adamın gözlerine baktım." sana asla boyun eğmeyeceğim "dediğimde kaşlarını hafifçe çatarken üzerime doğru eğildi. elini moraran çeneme koyduğunda canım acıdı. parmaklarını morarmamış tarafa koyarak tutuğunda gözlerine bakıyordum.

ruh hastasının tekiydi. ondan o kadar çok nefret ediyordum ki nefretim bu dünyalara sığmazdı.

"bunu neden yapıyorsun anlamıyor musun sana ne kadar çok aşık olduğumu senin için ölüyorum "dediğinde dudaklarım acı bir gülümseme oluştu.

"insan sevdiğine böyle yapar mı onu tutsak eder mi yıllarca "dediğimde içimdeki öfke ona karşıydı. dört yıldır bu evde hapistim.

annem ben daha küçükken ölmüştü. babam olacak o şeref yoksunu herif annemin ölümünü benden sorumlu tutardı. beni asla sevmezdim. beni hor görürdü.

onu yanında çalışıyordu. sonra bir gün beni buraya çağırdığında serhat tarafından alı konuldum. beni burada tutmak için elinden geleni yaptı ama istemiyordum. meğersem babam beni serhata satmıştı. bir baba evladını bunu yapar mıydı?

buradan kaçmak için elimden geleni her şeyi yaptım ama olmuyordu. serhattın adamları evin etrafını koruyordu. tam bir hapishane gibiydi.

bahçeye çıkabilirdim evin içi zaten serbesti. ona karşı koyduğum her an öfkeleniyordu. sonra bir gün dayanamadı. öfkesi dolup taştı. ve olan benim bedenimdeki yaralara morluklara oldu.

acı o kadar çok canımı yakıyordu ki başta sanki ölecekmişim gibi hissediyordum. ona boyun eğmediğim her an daha da öfkeleniyordu.

"beni çok kızdırıyorsun kendimi tutamıyorum "dediğinde başımı yana çevirdiğimde parmaklarını tenimden kurtardım.

dudaklarını boynuma değdirdiğinde midem bulandı. Allahım sen al canımı bitsin bu eziyet.

"akşam misafirlerimiz gelecek sen hazırlan "dediğinde kapıya doğru giderken birden durdu bana baktı.

"seni çok seviyorum "dedi ona bakmadım. kapıyı kapatarak gittiğinde gözümden yaşlar gelmeye başladı. hıçkıra hıçkıra ağladım.

neden kimse sesimi duymuyordu. duyanlar da kayıtsız kalıyordu. bu kadar mı insan acımasız olmaya başladı.

bir süre sonra ağlayışlarım iç çekişler döndüğünde odadan çıktım. mutfağa girdim. yemekleri yapan bir kadın vardı. adını hatırlamıyordum.

"bir şey mi istediniz efendim "diyen kadına baktım. robot ifadesiz bir şekilde bakıyordu. başımı iki yana salladım.

"hayır siz devam edin "dediğimde kadın başını sallayarak işine geri döndü. insanları para ile satın almak bu kadar kolay mıydı?

bir şeyler yedikten sonra mutfaktan çıkarak duş almak için odamdaki banyoya girdim kapıyı kilitledim.

yaşadığım bu hayat bir insanın yaşayacağı türden bir hayat değildi. gözlerimden yaşlar akarken akan su yaşlarımı saklıyordu.

duştan çıktıktan sonra üstümü giyindiğimde akşam olmuştu. odaya giren serhat yanıma geldiğinde morlukları makyaj malzemeleri ile kapatmıştım. 

elini belime koyduğunda midem kasıldı. dudaklarını boynuma değdirdiğinde nefes alamıyordum.

"çok güzel olmuşsun "dedi. ona bakmadım. "misafirlerimiz aşağıda hadi gidelim "dediğinde ben önde o arkamda aşağı indik.

salona girdiğimde koltuklarda oturan orta yaşlardaki adam bir adam iki tane benden küçük olduğunu tahmin ettiğim birbirine benzeyen genç ve tekli koltukta oturan adam vardı. göz göze geldiğimizde gözlerini gözlerimden çektiğinde ben de gözlerimi kaçırdım.

"hoş geldiniz "dedim "beyler eşim kuzey ile tanışın kuzey iş ortağımız karasu ailesi "dediğinde orta yaşlardaki adam ayağa kalkarak elini uzattı.

"memnun oldum ben idris karasu "dediğinde gülümseyerek başımı salladım.

"ha bu uşakları ahmet ve mehmet "dediğinde onları ile de tanıştım.

"bu da benden sonraki uşağum tahir "dediğinde bana bakan tahir denen adamın elini sıktım benden bir kaç yaş büyük görünüyordu.

gözleri yüzümde takıldığında elimi çekerek "isterseniz yemeğe geçelim "dedim. yemeğe geçtiğimizde idris bey ile sarhat iş konuşurken gözlerim önümde tabağımı kurcalıyordum.

gözlerim masadaki tahir denen adam ile kesişince bana baktığını gördüm. bunu göre serhat kaşlarını çattığında "affedersiniz idris bey "dedi bana döndü.

"benimle gelir misin hayatım "dediğinde yavaşça ayağa kalktım.

salondan çıktığımızda kolumu sıkan adama baktığımda canım acıyordu.

"sana neden bakıyordu o adam "dediğinde "bırak "dedim. kolumu daha sıkarken ben yukarı doğru sürüklemeye başladı.

odaya girdiğimizde yüzüme yediğim tokat ile yere düştüğümde saçlarımı tutu. canım acıdı.

"senin başka birine bakma hakkın var mı lan "diyerek karnıma tekme attığında canım çok yanıyordu. gözlerim kapandı.

"ben şimdi aşağı iniyorum seninle sonra görüşeceğim "dediğinde hıçkırıklar ile ağlıyordum.

odadan çıkan adamın arkasından ağlarken burada duramazdım. ayağa kalktığımda canım acıyordu.

kapıyı kilitleyerek zar zor üstümü değiştirip sırtıma aldığım çanta ile pencereyi açtım. etrafa baktığımda korumlar yoktu. yavaşça pencereden indiğimde balkona doğru yavaşça pervaza sarktım.

bahçenin önündeki arabaya ağrıyan bedenim ile indiğimde canım çok acıyordu. siyah transit arabanın bagajının düğmesine bastığımda kapıda çıkan karasular ile kendimi bagajın içine attım.

ses çıkarmadan öylece beklerken biraz sonra araba hareket ettiğinde gözümden bir damla yaş düştü.

"kurtuldum Allahım kurtuldum"

************************************************************************************

BÖLÜMÜ BAYA DÜZENLEDİM YA ONUN İÇİN BOL YORUM YAPIN.

DELİ TAHİR-BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin