Emir & DenizÖylesine güzel seviyorum ki seni... Öylesine saf, öylesine derin ve Öylesine değil... Özdemir Asaf
Hayat garipti.
Hiç ummadığın anda ummadığın şeyler olabiliyordu. İlk başta korkunç gelen her şey sonrasında seni mutlu edebiliyordu. Üstelik bunu yaşayarak görüyordun. Hayat insana bunu öğretiyordu. Başlarda rüyalarımda gördüğüm o insanla , kokusunu daha o zamanlardan alabildiğim kişiyle yollarımın kesişeceğine kim inanırdı ki?
Rüzgarla dans eden eteğimin ucundan tutarken yüzümü gökyüzüne doğru çevirmiş, bulutlara göz kırpıyordum. Derin bir nefes verdiğim sırada uçuşan saçlarım beni rahatsız etse de umursamadan gökyüzüne bakmaya devam ediyordum. Hafiften şişen karnım, bana zamanın ne kadar çabuk geçip gittiğini gösterse de sanki tüm hayatım boyunca böyle yaşamak istiyordum. O minicik elleri, ayakları her zaman karnımda hissetmek istiyordum. Elim istemsizce karnıma doğru gitmişti. Yedi aydır sürekli olarak böyle elim karnımda dolaşıyordum. Bu his öyle güzeldi ki!Annelik.
Tarif edilmez, muazzam bir duyguydu. Bunu anne olana dek anlayamazdım belki de. Ama şimdi karnımdaki bu minikle her şeyi anlıyordum. Denizin dalgalarıyla beraber ayağıma değen suya rağmen olduğum yerde durmaya devam ettim. Ayağımın altındaki kum taneleri artık benimle bütün olmuş gibiydi. Rahatsız olmaktan daha çok, bana huzur veriyor gibiydi. Derin derin çektim bu güzel havayı içime. Huzur buydu işte. Bütün kötü günlerin geride kaldığı, mutlu huzurlu, evli ve çocuklu günler..
Tabi ara sıra küçük sorunlar oluyordu, onlarda olmasa herhalde kafayı yerdim. Sanırım hayatımın olaylı olmasını seviyordum. Bu düşünceme gülmeden edememiştim. Belalı bir manyaktım kesinlikle. Fazla sakinlikte bana göre değildi işte napalım?
Ellerimin üstüne gelen büyük eller, tıpkı benim gibi karnımı sarmış, beni sıkıca kıskacına almıştı.Emir.
Başını boyun girintime yaklaştırdığında nefesini şah damarımın üstünde hissetmiştim. Küçük küçük bıraktığı öpücüklerin ardından derince çekti kokumu.
"Güzel karım ve bebeğimiz neye gülümsüyor öğrenmek istedim?"Derince iç çektim. Başımı hafiften emire doğru çevirdim. Yanağına güzel bir öpücük bıraktım. Gözlerimin içine aşkla bakan kocama bende aynı şekilde bakmakla yetindim. Bana bakan gözlerinde sadece aşk görüyordum. Güven kokuyordu bakışları.. Aylardır hiç değişmeyen bakışlar, hiç değişmeyen sevgi, aşk. Aşk buydu işte. Bakın aşk buydu. Aşk emirdi. Aşk emirimdi. Aşk benim kocamdı. Aşk benim karnımdaki bebekti. Aşk bizdik.
Gözümden akan yaşlarla yüzüne bakıp gülümsemeye devam ettim. Bu ara fazla mı duygusaldım? Pardon ben hamileliğim boyunca duygusaldım ve bu devam edecek gibiydi. Gözlerimden öptüğü sırada gözlerimi kapatmış, iç çekmiştim.
"İyi misin?"Kuruyan dudaklarımı ıslattım. "İyiyim. Çok iyiyim."
"Ben gelince ağladın, gideyim mi?"
Bu nasıl bir soruydu böyle? Sanırım kocamda bu süre zarfında çok alıngan olmuştu. Kocamın da dengelerini bozmuştum işte. Tekrardan kahkaha atmaya başladım. "Hayır gitme bir yere. Kal şöyle." dedikten sonra iyice sardım kollarını karnıma. Şöyle güven kokan kollarda kalmaya bayılıyordum. Sanırım emir'e dair her şeyi seviyordum ve bu asla sanırım değil direkt öyleydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUM TANESİ
ChickLitMardin miydi onları buluşturan yoksa kader mi? Yerden aldığım taşı hava da sallayıp"Sana bunu ödeteceğim Pis Adam!"dedim bağırarak. Beni takmayıp arabasına binen ağayla elimdeki büyük taşı attım arabanın arkasına. Anında tuzla buz olan camla birlikt...