7.BÖLÜM
-RÜYALAR-Bütün gün ne kadar uğraşsa da en küçük ses yada en küçük gölge onu germeye yetmişti. Bill'in ortaya çıkıp birden ortadan kaybolması garipti. O yüzden heran tekrar ortaya çıkmasını bekliyordu. Gerçi uyku hakında bir şeyler söylemişti sanki. Tüm o karmaşanın içinde doğru duymuş olabilir miydi ki?
Kulübenin çatısında oturup su balonlarını aşağıda duran kardeşine atarken bir yandan düşünüyordu. Anlık düşününce Bill'in rüya şeytanı olduğunu hatırlamıştı. Böyle düşününce önceden de yaptığı gibi rüyasına girmesi gerekirdi. Buda duyduğu karmaşık şeyleri açıklıyordu zaten.
Kafasını kaldırıp batan güneşe baktı. Uyuduğu zaman onunla karşılaşacağına emindi artık ve gitgide gece oluyordu. Bıkkınca elinde ki son su balonunu aşağı attı ve Mabel'ın tam kafasına gelip onu ıslatan su balonu ile bağırmasını dinledi.
Yabancı bir gülme sesi gelince aşağı doğru baktı. Beyaz saçları kendisini ele veren kişi Gidion'dan başkası değildi. Bir süre kız kardeşi ile olan konuşmalarını duymaya çalışsa bile pek anlaşılmıyordu. Hızlı adımlarla kulübeye inen kapıdan geçti ve yanlarına vardı.
Şüpheci bir tavırla yaklaşmıştı ve biraz sinirli gibi görünüyordu. Ama dış görünüşü çok değişmiş olan ve tek aynı şeyi beyaz saçları olan Gidion'a yakından bakınca rahat davranmaya karar verdi.
"Oh hey Dipper. Gidion burdan geçerken uğramak istemiş"
"Seni görmek güzel Pines"
"Seni de öyle- tabi artık boyun yarım kadar değil"
Gidion bu dediğine o kadar güldü ki yanakları kızardı. Utanarak eski defterleri kapatmak hakkında olan konuşmanın aynısını Dipper ile de yapmıştı. Dipper ne kadar çok gönüllü olmasa da sonuçta özür dilemişti ve terslemesi yanlış olurdu. El sıkışmalarını izleyen Mabel ise arkadan gurur dolu birkaç cümle söylüyordu.
"Herneyse Mabel ben kulübede olacağım. Görüşürüz Gidion"
Dipper hızlıca aralarından sıvışıp kulübeye yöneldi. İçeriye girip bir süre kapının camından ikisini izledi. Şüpheli bir şey yok gibiydi. Rahatlayarak tuttuğu nefesini verdi. Artık kendi sorunlarını düşünebilirdi.
"Hey Dip kapının önünde ne yapıyorsun?"
Pasifica elinde taşıdığı kutuları kenara yığıp yanına yaklaştı. Dipper da o sırada şapkasını düzeltmek ile meşguldü.
"Selam Paz naber ?"
"İyidir. Ee nasıl gidiyor bakalım. İyisin değil mi?"
"Ah hadi bilmiyormuş gibi yapma!"
Dipper homurdanarak yürümeye başladı. Tabiki biliyordu. Herkes biliyordu! Çok utanç vericiydi ve hafızasını silip bundan kurtulamayı tercih ederdi. Pasifica pot kırdığını düşünerek peşine takıldı.
"Tamam tamam biliyorum... Bu yüzden soruyorum. Ne zaman istersen konuşabiliriz biliyorsun"
Pasifica'nın söylediklerine içten bir gülümseme ile cevap verdi. Kızın değişimi onu mutlu ediyordu ve oldukça iyi anlaşmaları da çok hoştu.
"Biliyorum Paz... Ama inan bana bir sorun yok"
"Öyle diyorsan"
Birkaç dakika konuşup yarın için bir buluşma ayarladıktan sonra Pasifica gitmişti ve Dipper yine odada yalnızdı. Dün gece uykusunu alamamıştı ve büyük ihtimalle göz altları bunu yeterince belli ediyordu.
Bıkkın bir nefes verip oturduğu koltuğa yayıldı.