22.BÖLÜM
-KARDEŞLER-Mabel hayatı boyunca hep ikizi ile yan yana olmuştu.
Ne zaman yanına baksa orada duran biri olması onu rahatlatırdı. Sırtını yaslayacak bir arkadaş yada sıkıldığında onu eğlendirecek birinden fazlasıydı. Hatırladığı ilk gününden beri yanına hep o vardı ve bunu açıklaması biraz zordu.Onlar hep yanyana olmuşlardı.
Hatırladığı ilk günden şuana kadar her anısında olan biriydi sonuçta.
Bir şekilde çevresindeki tüm kardeşeler hep zıt kişiliklere sahip olurdu. Başlarda onların böyle olmadığını düşüncesede her geçen yıl bu düşüncenin aksini yüzüne çarpıyordu sanki. Şimdi 17 yaşından iki genç olarak genç kız ikisininde çok farklı kişiliklere sahip olduğunun farkındaydı.
Dipper sakin biriydi. Basit görünse bile kafasının içi çılgın fikirlerle ile doluydu. Mabel her zaman hayal gücü bakımından daha yetenekli olduğunu düşünse bile bazen erkek kardeşinin zekası karşısında bunu bile unutuyordu.
O gerçekten ondan çok farklıydı. Hatta bir madalyonun iki yüzü gibiydiler. Hep birlikte ama farklı tarafta.
Ve Mabel artık gerçekten kardeşini iyi tanıyordu.İletişim kurmakta o kadar kötüydü ki yeni biriyle tanışırken ismini unutabilirdi. Biri ona çarptığında kendi özür dileyebilir zorbalığa uğradığında umursamayabilirdi. Bazense sadece korkunç dercede zekice konuşurdu.
Onu tanımak ne kadar hoşuna gitse bile yanına baktığında onu görememek çok korkutucu oluyordu. Sanki tanıdıkça daha da farklı biri oluyordu. Aynı ama aynı zamanda çok farklı biri gibi.
Aslında garip davranışlarına alışıktı. Garip takıntılarından biri olan paranormal olaylar ve onları araştırma arzusu bazen ona gerçekten garip gelsede alışıktı. Kısacası artık alıştığı için fazla dikkatini çekmeyeceğini düşünüyordu. Sonuçta her akşam bunlar hakkında kafadının içinde planlar yapar ve bunlar hakkında konuşup dururdu zaten.
Yinede kasabaya geldiklerinden beri alıştığı her şey sanki silinip gitmişti. Bir şekilde sakin hallerinden eser kalmamış gibiydi. Hafızasında hissettiği boşluğu düşününce daha da garip oluyordu her şey.
Ama Mabel her şeyin farkında olduğunu düşünürdü hep. Belkide raz farkındaydı.Yalan söylemekte ne kadar kötü olduğunu bilse de bir şekilde artık o kadar da kötü değildi kardeşi. Bir şeyler saklamakta iyi olabilirdi ama yıllardır onunla yaşayan biri için fazla farkedilirdi her şey.
Gece duyduğu fısıltılar. Rüyasından mırıldanmaları. Hergün esrarengiz kasaba ormanında yaptığı yürüyüşler. Parça parça söylediği yalanların ucuysa hep açıktı.
Ne aradığını bilmiyordu Mabel ama kafasını çevirdiğinde kardeşini yanında göremiyordu. Sanki artık arkasında kalmıştı kardeşi. Fazla mı hızlı yürüyordu ? Yoksa kardeşi mi olduğu yerde beklemeyi tercih etmişti. Ne olursa olsun Mabel buna alışık değildi ve bu onu ister istemez korkutuyordu.
Bu yüzden gözü ister istemez bir ipucu arayıp duruyordu. Bir sebep istiyordu. Sadece basit bir sebep. Ama ne zaman bu konu hakkında düşünce bir boşluk oluşuyordu zihninde. Eksik parçaları tamamlasa sanki her şey çözüme kavuşacak gibi hissediyordu.
Herzaman bir çözüm bulabileceğine inanıyordu zaten. Bir çözüm yoksa o çözümü baştan oluşturmaya hazırdı. Hep yaptığı gibi konuşması ve sorunu çözmesi gerekiyordu sadece.
Bu yüzden kapının arkasında durmuş Wendy ve Dipper'ın konuşmalarını dinlerken hiç tereddüt etmiyordu. Duyduğu şeyleri hazmetmeye vakti olmadan kardeşinin ayağa kalktığını duydu. Hızlıca merdivenleri çıkıp odaya girdiğinde arkasından içeri giren kardeşine gülümsedi. Onu görmüş olmamasını diliyordu.