11.BÖLÜM
-KARANLIK-"Pasifica nerde Dipper ?"
"Evine döndü. Zaten geç oldu"
"Ah şuna bak hava kararmış farkında bile değilim!"
Mabel abartılı bir şekilde kendini koltuğa attığında ikizine soracağı soruları sıralıyordu. Acaba neler olmuştu. Çok eğlendiklerine emindi.
"Eee nasıl geçti"
Dipper elini istemsizce ensesine atarken gelirken düşündüğü birkaç cümleyi söyleyivermişti. Kardeşinin neşeli sorularına çok net cevaplar vermekten kaçınıyordu.
O kadar çok yalan söylemişti ki içlerinde boğluyormuş gibi geliyordu artık."Dipper?"
"Ah dalmışım ne diyordun Mabel"
Mabel'ın yüzü endişeli bir hal alırken Dipper bir şeyleri batırdığını yavaş yavaş hissediyordu.
"Yalan söylüyorsun"
Göz temasından kaçınmaya çalışırken soğuk terler döküyordu. Şimdi ne derse bu işin içinden kurtulabilirdi ki?
"Pasifica ile yalnız kalın diye uğraştığım için sinirlisin... değil mi?"
"Ah?... Şey evet!"
"Sadece düşündüm ki ikiniz... yakışırdınız?"
Hayır diye geçirdi aklından Dipper. Sen sadece benim yalnız kalmamı istemiyorsun.
"Biliyorsun Mabel buna gerek yok. Aramızda o türde bir şey yok ve olamazda. Biz sadece arkadaşız"
"Biliyorum. Bir dahakine dikkat ederim"
Mabel somurtarak konuşunca Dipper ona sarılıp gıdıkladı. En sonunda odalarına çıkan merdivenleri çıkmaya başladığında tüm o oyunculuk çabalarını bırakmıştı.
Merdivende yukarıya doğru attığı her adım sanki onu daha da derine itiyor gibi hissediyordu.Kapısını açıp odaya girdi. Çantasını kenara fırlatıp kendini yatağına bıraktı. Uyumak ve tüm olanları düşünmekten kaçmak istiyordu. Ama istesede kaçamayacağını kendisi de biliyordu. Gözleri yinede yorgunluk ile kapanıyordu.
×××
Bill yavaş yavaş aydınlanan çevresine baktı. Artık alıştığı boşluk onu karşılarken kaşlarını çatmadan edemedi. Her geldiğinde beyaz olan boşluk biraz sönmüş gibi duruyordu.Kararan tarafa doğru ilerleyip neler döndüğünü anlamaya çalıştı.
"Hey Dipper naber?"
Umursamaz bir şekilde söylendi Bill. Bu insan olma işinden şimdiden sıkılmıştı ama istediğini elde etmek için önünde uzun bir yol var gibi görünüyordu. Etrafta gezinip sonsuz boşluğa baktı bir süre daha.
Karanlığın kaynağının karşısındaki çocuk olduğunu fatk etmesi ise biraz uzun sürmüştü aslında. Az öncede cevap alamadığı çocuğun yanına dönüyordu şimdiyse. Nedense ayrı bir sinirli gibi gelmişti bugün.
"Hey Dipper şu film denilen şeyler ile uğraşıcaz sanıyordum"
"Bugün yalnız kalmak istiyorum. Sonra yaparız"
Sesindeki buğu rahatsız etsede çok takılmadı. Mızmız bir bebek gibi davranıyordu sadece. Muhtemelen şu lama için zırlıyordu. Alt tarafı bir hafıza silmişti. Neden bu kadar takıldığını anlayamıyordu. Yinede içindeki bir şey bunu normal karşılıyordu ve bu hiç hoşuna gitmiyordu.
Gerçi neden böyle bir şey yaptığını da bilmiyordu. Heyekelinin bulunması en fazla kısa süreli nir panik yaratırdı ama onu etkilemezdi. Oan fatk etmişti ama onun heykeli nasıl sağlam olabilirdi ki? Dipper onu parçalamıştı. Hatta heykelin yanında o parçalar bile duruyordu.