4.4

8.5K 285 36
                                    

Yorumlarınızı okumayı özledim :(


''Kızım asma suratını işte, sadece sinir etmek için öyle demiştir.'' Sıramda oturmuş Matematikçinin tahtaya yazdığı soruları defterime geçiriyordum. O sırada da Pelin arkamdan dürterek sürekli konuşup duruyordu. 

''Şşşt kime diyorum lan ben? Alisya..'' bir hışımla arkama dönüp ''Siktir git Pelin.'' dedim. Ama bunu biraz sesli söylemiş olmalıyım ki tüm sınıfın gözleri -hoca da dahil- bana döndü. Dudaklarımı kenetleyip bakışlarımı kaçırırken Pelin kıs kıs gülüyordu. 

Aptal, Pelinler. 

Boğazımı temizleyip hiç bir şey olmamış gibi önüme döndüm ve soruları çözmeye başladım. Kimse de bir şey demedi zaten. Sınıfın hepsi -hatta neredeyse okulun hepsi- Pelin'in sinirleri bozmakta bir numara olduğunu biliyordu. O yüzden olmalı ki hoca bir seferliğine bir şey dememiş sadece uyarıcı bakışlar atmıştı. 

''Yankı salak mı?'' diye çaprazımda fısıldayan Ece'ye dönüp ''Evet.'' dedim. ''Bunu şimdiye kadar anlamamış olmanız şaşırtıcı doğrusu.'' diye alttan alta laf soktuğumda gözlerini devirdi. 

''Kızlar, bu kadar önemli olan konu ne ise bize de söyleyin biz de bilelim. Belki bir yardımımız dokunur.'' Gözlüklerinin arasından bize bakan matematik hocamıza dönüp ''Soru tartışıyorduk da hocam.'' diye yüzyılın saçma bir bahanesini söyledim. 

Tabii hoca da bu yüzyılın saçma bahanesini yutar mıydı? Elbetteki hayır. 

O da yüzyılın hocalarının yaptığı gibi ''Eh o zaman soruyu gelip tahtada çözebilirsin Alisya.'' dedi.  Derin bir nefes alıp ayağa kalktım ve Pelin ve Ece'ye baktım. Hep onlar yüzündendi. Beni konuşturup duruyorlardı ve bunun cezasını tek ben çekiyordum. 

Adaletine sıçtığımın dünyası.

Tahtaya çıkıp soruya aval aval bakarken hocanın beni izlemesi gerilmeme sebep oluyordu. Soruyu yapamazsam çok pis bir laf sokacağını biliyordum. Eh bu okulun öğretmenlerinin sorunu da buydu işte. Her ne kadar alanlarında en iyi üniversitede okuyup bölümlerini dereceyle bitirmiş olsalar da empati yoksunlarıydı. 

Ne var yani Koç'tan birincilikle mezun olduysan? Bu bana gelip burada üstü kapalı laf sokabileceğin anlamına mı geliyor yani? 

''Evet Alisya, seni bekliyoruz.'' kollarını bağlamış bana bakan hocama gülümseyip 'keşke şu içimden geçirdiklerimi yüzlerine söyleme cesaretimde olsaydı' diye demedim edemedim.

Normalde matematik dersim iyiydi amma velakin insan görmediği bir konun da sorusunu çözemezdi değil mi? Sen bu konuyu anlatmış olabilirsin belki hocam ama ben o gün var mıydım okulda? Yoktum. Ee ne diye kaldırıyorsun beni tahtaya?

Tam kendimi gelecek iğneleyeci sözlere alıştırıyordum ki o sırada kurtarıcım olan kapı çaldı ve içeriye alt sınıflardan olduğu belli olan  nöbetçi öğrenci girdi. Elindeki kağıdı hocaya uzatıp ''Hocam, Müdür Bey Alisya'yı çağırıyor.'' dedi.

''Ne yapacakmış Alisya'yı?''

Sanane.

Çocuk omuzlarını silkmekle yetinirken hoca da 'Yırttın yine Alisya' bakışı attı bana. İçten içe gülümserken nöbetçi öğrenciyle birlikte dışarıya çıktım. 

Allah, kimseyi matematik hocasının diline düşürmesin, Amin.

Ben müdürün odasına doğru yönelirken nöbetçi öğrenci ''Müdür odasında değil, spor salonunda.'' dedi. Adımlarımı spor salonuna doğru yöneltip beni neden çağırdığını düşünürken bir düdük sesinin ardından ''15 dakika mola!'' diye bağıran Koç'un seslerini duydum. 

Nude •Numara Komşum•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin