2.8

33K 1K 892
                                    

Buz. Hissettiğim tek şey vücuduma akın eden buz gibi suydu. O kadar soğuktu ki ondan başka hiç bir şey düşünemiyordum. Ellerimi ve bacaklarımı kullanıp yüzmeye çalışmayı da, suyun yüzeyine çıkmayı da...hiçbir şeyi..

Son zamanlarda değişen hava koşulları nedeniyle artık yanıma neler almam gerektiğini kestiremiyordum. Bir ceket alsam o gün hava birden bire güneşli oluyor, kısa kollu giysem bir anda yağmur bastırıveriyordu. Hava bile benim aleyhime oynuyordu sanki..

Bir kolun belime sarılıp beni yüzeye çekmek istediğini hissettiğimde ona kolaylık sağlamak için ayaklarımı hareket ettirmeye başlamıştım. Sonunda!

Kafamın suyun içinden çıktığı fark ettiğimde derin bir nefes almak istediğim lakin ciğerlerime doluşmak üzere olan sular buna izin vermek istemiyor gibiydi.

Ne zaman sudan çıkıp iskelede sırtüstü yattığımı hatırlamıyordum bile. Şuan da tek istediğim nefes almaktı. Sikmişim Yankı'sını da, oyununu da, kedisini de...

Yan dönüp ciğerlerime doluşmak için caba sarf eden suları yere öksürerek çıkarttığımda onların yerini havadaki oksijen gazı doldurdu.

''Alisya!''

''Alisya, iyi misin?''

Hala boğazımdan inatla çıkmak istemeyen sular var gibi hissediyordum, öksürmeye devam ettim o yüzden.

İki eli başımı tutup çevirdi.

Yankı.

Bana endişeli gözler ile bakıyordu. Tabi onun arkasında ayakta dikilmiş diğerleri de aynı şekilde. Yankı'nın bana seslendiğini duyuyordum ama ona şuanda çok çok sinirliydim. Cevap verme tenezzülüne bile girmek istemiyordum. Tüm bunlar onun yüzünden olmuştu! Eğer bir mesajıma bile geri dönmüş olsaydı burada, bu soğuk havada titreyerek üşümek zorunda kalmazdım.

Onun da saçlarından akan su damlaları yüzüne düşüyordu, ne yani suya atlayıp beni yüzeye çıkartan o muydu?

Yankı'nın kafasının yanına Oğuz kafasını yerleştirip bana parmaklarını göstererek ''Bu kaç?'' diye sordu.

Bir an boşluğuma denk gelip alık alık ''Hı?'' diye bir yanıt çıktı ağzımdan.

''Allaahhh! Bunun kafası gitmiş, gözleri görmüyor. Kalkın doktora gidiyoruz.'' Oğuz parmakları hala havada yüzüme yakın bir yerdeyken elini ittirdim.

''Gözlerim gayet iyi görüyor.''

''O zaman bu kaç?''

''Kalın 2.'' dediğimde Can'ın arkadan ''Dört değil mi o?'' dediğini işittim.

Oğuz gülümseyerek tekrar ayağa kalktı ve Can'ın ensesine bu seferde o şaplak attı. ''Pis Cahil nereden bileceksin sen kalın iki, dördü...cahil insan. Mmmm nefret ederim cahillerden.''

''Siktir lan oradan.''

Can ve Oğuz yine bir tartışmaya girecek gibi görünürlerken ''Susun lan hergeleler! Kızı kaldırın hasta olacak şimdi!'' Muhittin Baba'nın uyarısı üzerine ikisi de sustu.

Yankı kolumu beni kaldırmak istercesine tutmaya çalışınca onun elini ittirdim ve kendim kalktım ayağa. Kalkarken de ona ters bakışlar atmayı ihmal etmedim tabii.

Muhittin Baba elinde büyük bir battaniyeyi bize uzattı. ''Alın sarılın ikinizde şuna. Hasta olacaksınız. Tekneye gelinde size sıcak bir şeyler ikram edeyim.''

Nude •Numara Komşum•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin