Hikayeyi yazmak için cidden çok çabalıyorum. Umarım sizlerin değerli zamanınızı ayırıp da okumanızda değecek bir bölüm olur. Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin ✨
8 Kasım 1991.
BMW markalı araba üniversitenin bahçesine giriş yapmıştı. Az daha zorlasa içindeki kişiyi direkt sınıfların içine sokacaktı. Herkesin gözü arabadaydı. Üniversitenin en zenginleri bile nedense gözünü alamıyordu. Arabadan birkaç dakika boyunca kimse inmedi. Öğrenciler aralarında fısır fısır bir şeyler konuşuyordu. Tahmin etmesi zor değildi.
Arabanın içindeki kız gözlüklerini taktı. "Ah, erkeklerden nefret ediyorum Serkan."
"Baba kelimesini tercih ederim" dedi ön koltukla oturan adam. "Meltem, artık bu kelimeyi öğrenmelisin."
Kız dalga geçer gibi kafasını sallayıp gülümsedi. Uzun uzun baktı adama. "Serkan" dedi fısıltıyla. Adamın gözleri aniden kıza dönmüştü.
"Güzel isim" dedi ismi Meltem olan kız. "Gelecekte oğlum olursa ismi kesinlikle Serkan olacak."
"Ne mutlu bana." Bu sefe dalga geçme sırası ismi Serkan olan adamdaydı.
"Neyse ben iniyorum. Hadi işinin başına koca adam." Eliyle adamın sırtına vurdu. Hafifçe gülümsedi. "Alacağım bir sürü ayakkabı var. Ve..." Kız durdu bir süre camdan etrafı izledi. "Güneş kremi, sütyen, takım elbise ve.."
"Tamam anladım" diye sakınce cümlesini böldü adam.
Kız tam arabadan inerken araba deli gibi sallanıp ileri doğru gitmeye başladı. Meltem kemerini çıkardığı için hafifçe kafasını öne doğru çarpmıştı. İlk başda neler olduğunu kimse kavrayamadı. Anladığında sinirle indi Meltem. O kişinin canına okuyacaktı.
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz geri zekalı." Kafası sıyrılmış, hafif kanamıştı.
"Özür dilerim, ilk kez arabayı kendi başıma kullanıyordum." Karşısındaki adam hiç bozmadan gülümseyerek açıklama yapıyordu. Sonunda elini uzattı ve kendini tanıttı. "Ben Kemal. Kemal Yıldırım."
Meltem gülümsedi. Sanki her şeyi unutmuş gibiydi. O da kendisini tanıtmıştı. Meltem Şahin. Geleceğin en umut verici kadını. En güçlü, en dominant kadınıydı. Kimse neye bulaştığını, karşısında aslında kim olduğunu asla tahmin edemezdi.
Kemal Yıldırım cebinden peçete çıkardı ve Meltem'in kafasındaki kanı yavaşça silmeye çalıştı. Zaten öyle fena kanama yoktu fakat yine de yapmıştı.
İşte bu o tarihti, o andı.
********
"Sosis'i beğendin mi?" Ağzına büyük ekmek atarken sordu Taha. Ağzı o kadar doluydu ki dedikleri zar zor anlaşıyordu.
Gülümsememi tutamadım. Elimle ağzını kapatıp gülmeye başladım. "Evet, çok beğendim."
"Aslında dışarda seninle kahvaltı yapmak çok iyi geldi. Teşekkür ederim" dedim bir süre sonra. Çekiniyordum fakat elimi uzatarak elini tuttum. Kendim bile anlamadan parmaklarını okşamaya başlamıştım. Ellerimi avuçlarına aldı ve dudaklarına yaklaştırıp öpmeye başladı. Şu temiz havadan daha çok ciğerlerime hava doluyordu. Beni cidden yaşatıyordu.
"Seni seviyorum" dedi fısıltıyla. Bu beni sinirlendiriyordu. Elimi hızlıca çektim. Gözlerim doluyordu.
"O zaman biz salak mıyız?" Biraz bağırmıştım ama haklıydım. Bir salak mıyız harbiden? "Seviyorsak neden ayrıyız? Aileler arasında kan davası varmış gibi davranıyoruz. Neden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8 Numara
Mystery / Thriller"8 numaralı odadayım." Telefonu kapatıp otel kapısından içeri girdim. Derin nefes alıp vermekten bayılacak gibi hissediyordum. Kafam allak bullak olmuş bir şekilde tam girişte durdum. "Ee burası?" Dedim kendi kendime şok olmuş bir şekilde. Bir an g...