Bölüm 13

16 7 3
                                    

Karşımda dağ gibi duran kadının karşısında her ne kadar şaşırmadan durmaya çalışsamda pek başarılı olamamıştım. Boğazımı temizleyip "hmm" benzeri ses çıkardım. Kadını baştan aşağı süzüp sakin kalmaya çalıştım. Aynı zamanda beynimde bir sürü alternatif planlar kuruyordum.

Kadın hafifçe gülümseyip beni kenara itti. İçeri girip oturma odasını es geçerek direkt mutfağa yöneldi. Kenara attığım birkaç boş viski şişesi, telefon, birkaç bardak dışında her şey düzenli duruyordu. Bardakları inceledikten sonra bana garip bakışlar atarak hızla oturma odasına geçti. Her şey düzenliydi. En azından sarhoş sevgi dolu bir çifte göre fazla düzenliydi.

Hâlâ gülümsemesini sürdürüyordu. Beni aşırı gıcık ediyor, boş bir şişeyi kafasında kırmak için zorluyordu. Yatak odasına yöneldiği sırada Çağla ağlamaya başlamıştı bile.

"Çocuk ağlıyor. Duymuyor musun?"

Kendi kendime silkinip kendime geldim.

"Ha?"

Cidden duymamıştım. Hemen koşup ne olduğuna bakmak istiyor diğer taraftan da yapmak istemiyordum. Engin ortada öylece yatıyordu. Kafasındaki izleri görmeyecek kadar da kör değildi.

"Pardon isminiz neydi?"

Kadın suratıma boş boş bakıp göz devirdi.

"Sude."

Olabildiğince o odadan uzak tutmaya çalışıyordum fakat Çağla ağladığı için dikkat çekmemek de pek mümkün değildi.

"Anne, anne!"

Dışarıdan küçük bir kız çocuğunun koşuşturması o an hayatımı kurtarmıştı.

"Çabuk gel. Babam, yine."

Ne olduğunu anlayamıyordum fakat ciddi bir şey olduğu barizdi.

"Siktir. Sırası mı?"

Kadın masaya tekme atıp hızla dışarı koştu. Ardından koşarak kapıyı kapatıp Çağla'nın odasına koştum. Fakat burada kalamazdım. Kadın burada olduğu sürece peşimi bırakmazdı.

Çağla'yı bir şekilde susturup kucağıma aldım. Arabaya götürüp oyuncağını eline verdim. Arka kapıdan tekrar eve girerek Engin'i zar zor sürükleyerek arabaya götürdüm. Tüm bu sırada kadının çekip gelmemesi benim için büyük bir şanstı.

Kapıları kapatıp arabaya geçtim. Bu sefer dikkatli olmak zorundaydım çünkü her türlü onların bulunduğu evin önünden geçecektim. Dikkat çekmek istemiyordum yoksa başım beladan kurtlmazdı.

Fakat sandığım gibi de olmuştu. Tam anayola gelirken kadını karşımda görmemle ani frenlemem bir olmuştu. Derin nefes alıp kadına baktım. Sinirliydim, her konuda.

Kadın eliyle arabadan inmemi söyledi. Yağan yağmur olayın ciddiyetini daha da arttırıyordu. Onu maalesef arabaya davet edemezdim. Kendim gidecektim.

"Ne var ne istiyorsunuz?"

Kadının üzerine karga gibi uçuyordum resmen.

"Sizi hiç gözüm tutmadı hanımefendi."

Pis pis sırıtması her ne kadar bana küfürmüş gibi gelse de ona istediğini vermeyecektim, hayır sinirlenmek yoktu.

"Arabaya gelmek istiyorum ben, burası yağmurlu."

"Pardon? Hangi hakla? Hak hukuk bilmediğimizi sanıyorsunuz herhalde!"

Ellerimle istemsizce saçlarımı çekiştirip kadına bağırdım. Elimde değildi. Fakat yağmur yağdığı için bağırdığım o kadar da belli olmuyordu diye düşündüm.

8 NumaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin