39.BÖLÜM: "CANHIRAŞ"
"Bazı geceler tüm gecelerden daha karanlıktır. Göğüs kafesinizden çıkamayan her sabaha tekme atar."
***
YAZARIN ANLATIMINDAN
20.00 KORHANZelzeler her yerde cirit atıyordu. Adının baş harfinden tutunda dünyanın bir ucundaki lambanın ışığına kadar her yer titriyordu sanki. Elleri yağmur suyunun altında giderek ıslanmaya ve titremeye devam etti. Kulaklarında acı acı titreyen bir melodi duyuluyordu. Koşar adım arabaların arasından geçti. Onlarca fren sesi, acıyla çığlık atan korna sesi birbirine karıştı. Melodi giderek büyümeye başladı. Kendini daha da fazla koşmak için yüreklendirdi. Hiç, sanki korku uykusuna yatmış gibi sessizdi.
Caddenin sonuna koştuğu zaman arka cebindeki telefon çalmaya devam etti. Kafasından aşağı akmaya devam eden yağmur suyu onu kendine getiremiyordu. Daha da koşmaya başladı. Işıklar gözlerinin önünde unufak oluyordu. Hava kararmış ve saat en son bıraktığı noktada durmuyordu artık. Ve oda durmuyordu. Daha da hızlandı. Sanki ciğerleri oksijen yerine kerosenle dolduğu zaman durması gerektiğini fark etti. Yoksa ciğerleri patlayacaktı.
Adımları yavaşladı ve öylece durdu. Kafasını kaldırdığı zaman karşısında koca bir otel duruyordu. Birkaç adım gerileyip sırtını duvara yasladı. Eli alnına gitti. Sağ yanağına sertçe bir tokat attı. Gözleri büyüdü. Kendine geldi. Adımları hızlanmaya devam etti. Daha da koşmaya başladı. Aylar önce Efkan'ın Sahra'yı bıraktığı sokağa geldi. Elleri artık titriyor kulağından içeriye tek bir ses girmiyordu. Sadece arka cebinde bir titreşim hissediyor ve telefonunun durmadan çaldığının bilincine varıyordu. Arayan kişinin Zerda olduğunu tahmin ediyordu. Peşinden koşmuş ancak yetişememişti Verda'ya. Ses tonu kulaklarında yankılanıyordu. O gece üst katta Sahra'nın olduğunu söylediği an koşmaya başlamıştı. Hala da koşuyordu. Ve koşmaya devam edecekti.
Kendini yalnızca evlerinin iki sokak arkasında oturan Sahra'nın evinin önünde bulduğunda yağmur durmuş tüm bedenini ıpıslak bırakmıştı. Nefes alırken bile ciğerlerinde ıslaklık hissediyordu. Karşı kaldırıma koştuğu zaman kulaklarını yakından gelen fren sesleri aldı ve olduğu yerde durdu. Sokağın ortasında yağmurun altında durmuşken kafasını arabaya çevirdi. Gözlerini ışıklar aldı. Ön kapı açıldı ve tanıdığı yüzü gördü. Cemil'in has adamlarından olan Cengiz ona doğru geliyordu.
Cemil aptalın teki, iki adamı da Serkan'a çalışıyor.
Hiç öylece köşesine çekilip konuşurken Cengiz kolunu tuttu. Engel olmadı. Artık onu arabaya götürüp Cemil'in karşısına oturtmalarına alışmıştı. Kafasını sallamakla bile uğraşmadı. Gözleri Sahra'nın evindeydi. Ona gitmesi ve hesap sorması gerekiyordu. Verda'ya ödemesi gereken yüklü bir hesap vardı. Arka kapıyı açtı ve onu sertçe koltuğa oturttu. Cemil karşısında duruyordu. Öfkeliydi. Yüzünü ilk kez böyle görüyordu. Yüzüne baktı hızla. Klasik sessizliği, yerini alev dolu gözlere bırakmıştı.
"Efkan nerede?"
Kaşları çatıldı. Tekrar konuşmaya başladı. "O orospu çocuğu nerede?!" Kelimelerini sertçe bastırdı. Gözleri büyümüştü Verda'nın gerginlikten. Kafasını iki yana salladı korkuyla. "Bilmiyorum." dediğinde öfkeyle cama vurdu. Her an üzerine saldırıp onu öldürebilecek bir havası vardı Cemil'in. Yutkundu yavaşça.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL (ELZEM)
Romantik"Terk edilmiş bir şehir..." Kaşları çatıldı. Kafamı tekrar salladım. İşaret parmağımı şakağıma dayadım. "Kafamın içinde terk edilmiş bir şehir var." Gözleri gözlerimde merakla dolandı. Kurcalamak istiyordu. Dediklerimden hiçbir şey anlamamıştı ve öy...