Efkan'ın soyadını değiştirdim, garipsemeyin lütfen;) Keyifli okumalar...
6.BÖLÜM: "PÜRMELAL"
"Bedenimde bir istila, sevgiye kızgın acıya kırgın.
Ruhumda bir pürmelal, senden yoksun benden yorgun."***
Hepimizin kalbinin bir yerlerinde paramparça bir çocuk vardı. Biliyordum. Çoğu zaman kafamı çevirip sinkaflı bir küfürle anımsasam bile çocukluğumu aslında yedi yaşımdan öncesini bir gram hatırlayamadığım çocukluğumu, oralarda bir yerlerde acı acı beni beklediğini biliyordum. Onca zamanın içinde bir varmış bir yokmuş iken ben doğmuşum, emeklemişim, yürümüşüm ve sonra bir yerlerde bu sefer yok olmuşum.
Kafamı kessem inattan bir damla kan akmasa bile bende bir öncesi kayıptı, yedi senelik bir boşluğun ilk üç hatta dört senesini hatırlamamam kadar normal bir şey yoktu belki ancak benim gibi bir noktada zeki bir kızın araya kaynayan birkaç seneyi hatırlayamaması absürttü, saçmaydı, olasılıklar dahilinde yoktu. İyi şeyleri mi silmiştim yoksa kötü şeyleri mi?
Oralarda bir yerde hiç doğmamış olmayı dilediğini biliyorum.
Evet, benim yarım akıllı Hiç'im haklıydı. Onlarca gece doğmadığım bir evreni değerlendirdim. Binlerce olasılık içinde bile babamın sıfır vicdan azabıyla yaşayacağını biliyordum. Eğer ben olmasaydım yıllar önce gözlerimin önünde benden bir haber işlediği cinayeti yüzüne vuran biri olmayacaktı ve her şey onun için bir nebzede olsa daha kolay olacaktı belki de. Kim bilir?
Hey, kendine zeki diyip bana yarım akıllı demen çok kırıcı. İkimizde senin Efkan'ı görünce düşen IQ'ndan haberdarız.
Bunca sene sonra karşımda sicim gibi yağan bir yağmura benzeyen bu yirmisinde güzeller güzeli ablamı görünce nefesimin durduğunu hissetmiştim. Karşısına geçip hayretler içinde neden geri döndüğünü sormak istemiyor değildim açıkçası. Karnıma sert bir tekme yedim sanki. Ağzından çıkabilecek her kelimeye de hazırladım kendimi.
Bilirsiniz kelimelerin tekmeleri ağırdır, bazen altından kalkamazsınız.
Başımı bahçedeki durmadan akan süs göle çevirdiğimde gerçek hayata döndüm. İçinde bulunduğum evimizin bahçesinde gezdirdim gözlerimi. Ablam bana döndü ve olduğu yerde kaskatı kesildi. Kafamı bir daha kaldırıp gözlerine bakarken yalnızca büyük bir gökdelenin tepesinden aşağı atılmış gibi hissediyordum.
Onu burada görmek, bunca sene sonra gözlerindeki o acımasız terk edişle yüz yüze gelmek canımı yakıyordu. Amansız bir öfke başkaldırdı içimde. Öyle öfkeli öyle kimsesiz hissettim ki oturup halime acıyarak baktım, ben kimsesizdim ve derin bir geçmişin azizliğine uğramıştım. Yavaşça yürüdüm ve ona hiç bakmadan yanından geçip gittim. Tam kapıdan çıkarken adımı seslendi.
"Verda?"
Derin bir nefes aldım. "Sen.." yutkundum. Boğazımı temizledim.
"Hoş geldin."
Yüzüme acıyarak baktı. O hep bana böyle acıyarak bakmıştı. Aşağılık psikolojimin en büyük sebebi işte yıllar sonra tekrar karşımda sopa yemiş gibi dimdik duruyordu. Kafasını yukarı aşağı salladı. "Nasılsın?" Sorusuyla omuz silktim. "Bıraktığın gibi Zerda." Dediğimde açık açık her şeyi önüne sermiş içine sertçe tükürmüş ve de aziz aziz karşısında onu aşağılamıştım.
"Oturalım mı biraz?"
"Okula geç kalacağım."
Kafasını anlıyorum dercesine salladığında onunla konuşmak istediğimi hissetmiştim. Ona değiştiğimi ve artık her şeyi yüzüne vurabileceğini göstermek istiyordum belki de, bilemedim o an. Elimle bahçedeki taş yolu gösterdim sadece. "İstersen yürüyebiliriz." Hevesle elindeki valizi bıraktı. Üzerindeki eteğini düzeltip bana doğru birkaç adım adımladı. Kollarını iki yana açıp bana sarıldığında gözlerimin dolduğunu kalbimin tam orta yerinde bir kuşun kabuğunu içten kırdığını hissediyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/185156335-288-k807909.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL (ELZEM)
Любовные романы"Terk edilmiş bir şehir..." Kaşları çatıldı. Kafamı tekrar salladım. İşaret parmağımı şakağıma dayadım. "Kafamın içinde terk edilmiş bir şehir var." Gözleri gözlerimde merakla dolandı. Kurcalamak istiyordu. Dediklerimden hiçbir şey anlamamıştı ve öy...