*Görsel; Miray Sarıca
22.BÖLÜM; "KIRLANGIÇ"
"Karanlığın avuçlarında bir kuş,
Soğuk bir kafese mahkummuş..."Bu arada içimden geldi:)
🎵Nada-Medusa
***
ÖNCEKİ GECE
Gecenin tozlu raflarına ihanet
adlı bir hikaye daha indi. İnsanların dostluklarında kopuveren cümlelerin belkemiklerine biri daha eklendi. Koparılan güllerden, yenileri haykırarak can verdi. O gece yağmur Korhan'ın soğuk zindanlarına bir kez daha indi. Ve nefret, aşka yine 1-0 geride başlamayı huy edindi.Yağmur arabanın camlarına deli gibi çarparken karanlık yolu aydınlatan farların bile soğuk savaştan haberi vardı. Araba o kadar hızlı ilerliyordu ki yolda kayması an meselesiydi. Arabanın şoför koltuğunda sinirden kaskatı kesilen Efkan vardı. Boğazı acıyordu, kirpikleri titriyordu. Direksiyonu sıkmaktan eklemleri bembeyaz kesilmişti.
Araba rampaya geldiği zaman yavaşladı. Sinirliydi Efkan, sinirli olmasına sinirliydi ama o her zaman kontrolü eline almış biriydi. Yine öyle yapacaktı. Artık seyretmeyi bırakacak başrol koltuğuna oturacaktı. Av olmuştu ancak avcı olması yakındı. Kırmızı ışıklara geldiğinde aniden fren yaptı. Eline telefonu aldı. Sinirden eli titrerken tekrar aradı abisini. Telefon çaldı, çaldı ancak yine açılmadı. Sesli mesaj bıraktı bu sefer.
"Hayatını siktiniz lan kızın. Bende sizin hayatınızı sikeceğim. Av olmak neymiş ben de size göstereceğim."
Telefonu hızla yan koltuğa attı. Boğazı tekrar düğümlenirken yeşil yandı ve arabayı gazladı. Gözlerini her kırpışında aklına Verda'nın Fuat'la gidişi geliyordu. Bunun bu kadar can acıtıcı olacağını asla düşünmemişti. Kahve gözlerinde ki çaresizlik, Sahra ve onun o saçma anına tanıklık edişi onun için o kadar yaralayıcıydı ki bunu okyanuslar mürekkep olsa dahi anlatamazdı.
Arabasını büyük sitenin girişinde durdurdu. Anahtarı eline aldı ve hızla indi arabadan, kapıyı çarptı. Araba otomatik kilitlendiği zaman anahtarlarını cebine attı. Sitedeki evin anahtarlarını aradığı sırada yağmur saçlarını sırılsıklam etmişti. Dağınık saçları alnına düşmüş ve su damlacıklarının yüzüne inmesine sebep olmuştu.
Sitedeki ikinci binaya girdi ve hızla merdivenleri tırmanmaya başladı. Tırmandığı her kat yüreğine birer çelme takıyordu. Yedinci kata geldiğinde nefes nefese kaldığını umursamadan deri ceketinin cebinden anahtarlarını çıkarttı ve çelik kapıyı açmaya başladı.
Kapıyı açtığı an burnu tanıdık ve bir o kadar da uzak bir kokuyla doldu. Manolya. Boğazı sızlarken bu kokudan rahatsız oldu. Dudaklarını birbirine bastırdı ve kapıyı sertçe çarptı."Serkan!"
Gür sesi koridoru yerle yeksan ederken mutfakta ki Serkan kafasını yavaşça hazırladığı kahveden kaldırdı. Mırıldandığı şarkının nakaratını hiç bozmadan devam etti. Efkan hızlı adımlarla mutfağa girdi. Serkan'ın umursamaz sesi doldurdu kulaklarını.
"Tam yirmi yedi dakika geciktin."
Efkan daha fazla dayanamadı ve kahve hazırlayan abisinin yakalarından tutup onu duvara çarptı. Abisinden birkaç santim kısa olduğu için kafasını yüzüne çevirmek için hafifçe kaldırdı. Ağzından tükürükler çıkaracak kadar bağırdı. "N'aptığının farkında mısın sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL (ELZEM)
عاطفية"Terk edilmiş bir şehir..." Kaşları çatıldı. Kafamı tekrar salladım. İşaret parmağımı şakağıma dayadım. "Kafamın içinde terk edilmiş bir şehir var." Gözleri gözlerimde merakla dolandı. Kurcalamak istiyordu. Dediklerimden hiçbir şey anlamamıştı ve öy...