7.BÖLÜM: "NİNNİ"

727 148 140
                                    

*Efkan'ın soyadını değiştirdim garipsemeyin lütfen... İyi okumalar;)

Vazgeçemedin Ondan-Perdenin Ardındakiler

7.BÖLÜM: "NİNNİ"

"Sessiz bir ninni gibiydi geçmiş.
Elzem biri mırıldandı,
Leyl uyandı,
Avuçlarım acının hançerine sarıldı..."

***

Dramatize ettiğim birçok şey olduğunu çoğu zaman yaşam diye adlandırdığım bu küçük çaplı on yedi senelik ömrümde bazen hissetmiyor değildim. Buralarda bir yerde kendi hayatımın un ufak olduğu birçok şey yaşamış, tetiklenme fırsatına maalesef ki çoğu zaman sahip olmuştum. Yaşadıklarımı küçümseyerek kendime daha az acı çektirmeye çalıştığımın farkındaydım. Bu benim cezalandırma, iyi duygulardan aforoz etme yöntemimdi.

Oysa hiçbir işe yaramıyordu.

Çoğu zaman dengesiz olma içgüdüsüyle savunma yapsam dahi aslında istediklerimi çok net bir şekilde biliyordum. Hayat bana kocaman bir kroşe bahşettiğinde yanağımı dönmüş o yumruğu kendime layık görmüştüm. Oysa hiçbirimiz tüm bu acı verici ızdırapları katran karası buz dolabında saklamak zorunda değildik. Dersler çıkarmalı ve yola devam etme arzusu içinde olmalıydık.

Lakin ben on sene önce pes etmiştim.

Yazık.

Kafamın içinde taklalar atarak beynime kan gitmesi için çabalayan iç sesim Hiç, bana acımak ve beni zihnimin en derinlerinden dünyaya bağlamak çizgisi üzerinde gidip geliyordu. Çoğu zaman başarılı olsa dahi kendi iç çatışmalarımın tümünde bana acımak mecburiyetinde kalıyordu.

Efkan sağ baş parmağıyla sol gözümden akan yaşı sildiğinde gözlerinde onunda bana acıdığını gösteren o ifadeyi görüyordum. Sevilmek için çırpındığım bu dünyada en sevdiğimin gözlerinde bu duyguyu görmek bende yarım kalan her duyguyu alnının ortasından tek bir kurşunla vurmuştu.

Heveslerim ve hayallerim.

Tak.

Yutkundum sessizce. Efkan ağlamamın durmasını bekliyordu. Dokunduğu her yerin kıpkırmızı olduğunu hissediyordum şu an. Gri harelerini gözlerime dikti. Bugün bir karanlıktaysam eğer elinde tek bir mum tanesiyle bana doğru geliyor gibiydi işte. Bu onun bana karşı her zamanki haliydi. Ne denli içli bakıyorsam artık gözlerine bana acımaya başlamıştı.

"Gel, dinlen biraz." Kolumdan tuttu ve beni birkaç adım geri çekti. Arabasının kaputuna yaslandığında bana döndü. "İstersen otur." Hafifçe gülümsedi arabasının kaputunu gösterdi. Yüzünde acılı bir ifade vardı ona rağmen sıcacık gülümsüyordu işte. "Zaten kuş kadar bir şeysin."

Gözlerimi devirip gülümsedim. "Boyum 1.70 benim biliyorsun değil mi?"

"Olsun, küçüksün işte."

Bana masumca bakıyordu tam şu an. Mütemadiyen gözlerinde kin görürdüm. Nefrete tapan ancak pişmanlık dolu bir bakıştı üstelik. Böyle zamanlarda ona çok kötü birçok şey yaptığımı düşünürdüm ne yazık ki. Oysa o bana bir gün bile derdin ne diye sormamış ve ben onu bir gün bile derdimle sıkamamıştım. Dürüst olmak gerekirse hep onu derdimle sıkmak istiyordum. Otursun beni dinlesin ve ben saatlerce konuşayım istiyordum. O buna hiç fırsat vermemiş ama ağlarken hep bana bir omuz olmuş, gerçek bir dost olmuştu.

Biz onunla kötü gün dostuyduk, iyi günlerde beni yok sayar bir selamı bile çok görürdü ve o hiç bilmezdi ki benim günlerim o yokken hep kötüydü.

LEYL (ELZEM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin