18.BÖLÜM: "DİP"

599 125 14
                                    

*GÖRSEL; Nesrin Denizer

18.BÖLÜM: "DİP"

"Dolaşır kalbimin sokaklarını,
Gözyaşlarımla beslediğim hüzün yaprakları..."

Vaveyla.

🎵Keklik Gibi - Melek Mosso

...

Geceyi avuçladılar kötü olanlar, pençelerini geçirdikleri hayatların hadleri hesapları sorulmazken onlar sıkılmadan bir cana daha kıydılar. Kimse kötü doğmazdı oysa ama herkes, herkes kötü ölürdü. Nesrin Denizer bile kötü ölecekti.

Boğazı düğümlendi genç kızın, nefesi göğsüne dar ruhuna yâr oldu. Verda kadının düşüşünü gözlerini kırpmadan izlemişti. Annesinin ölümünü gözlerini kırpmadan izlemişti. Ne korkunç bir cümleydi bu...Kanatlarını çırpamayan bir meleği andırırcasına düşüverdi beyaz gecelikli bedeni. Yakıverdi genç kızın tüm hayatını, yokediverdi umutlarını.

Annesinin düşüşü göz bebeklerinin rengine boyattı irislerini, yere düşüş sesi kulaklarında binlerce desibele meydan okurken son cümlesi beyninde çınladı. "Özür dilerim leylim..." Ruhunda ki kuşun kanatlarını her çırpışı bir meleği daha öldürdü. Küfrün sokaklarında gecenin lambaları yandı.

Ruhunun çöküşü ilk kendi katlini sonra bedenin vaveylasını haykırdı. Sağ gözünden bir yaş süzülüverdi, sol yanında bir kalp yitiverdi. Göğsü sıkıştı, göğüs kafesi yarıldı. Kalbi yoktu, kalbi ölmüştü. Göğüs kafesi küllerinden tekrar ölen bir kırlangıçın ninnisine dönüşüverdi.

Dudakları aralandı ve o ninniye bir fırça sıçrattı. "Anne..." Ninni karardı. Fırça siyah bir boyaya mahkum edildi, kulaklarında çınlayan ninni ayaklarının bağını çözdü. "Anne!" Bu sefer haykırdı. Öyle bir çığlıktı ki bu ordaki herkesin bir daha unutamayacağı bir çaresizlikle doluydu.

Yerde yatan kadından, kimse bakışlarını alamıyordu. Çığlıklar, feryatlar, haykırışlar ve elbette ki Verda'nın son çığlığı. Efkan elleriyle kafasına vurdu, kafasını hızla ve acıyla iki yana salladı. Gözlerini Nesrin'den alamazken genç adamın kalbini durduracak kadar vicdanı sızladı. Yoksa Nesrin, Rafet'in harcadığı ikinci kadın mıydı? Vicdanlar bedenlere hükmedemedi, o gece bir çığlık koptu ve kimse eskisi gibi kalamadı.

Genç kız titreyen dizlerini bile hissedemiyordu. Beyninde milyon tane düşünce, zihninde milyar tane ses, kalbinde hiç susmayan o anne özlemi. Hiç beyninde kaybolmuştu. Belki oda intihar etmişti?

Verda titreyen dizlerine aldanmadan bir adım attı. Ayağında ki topukluların sesi kulaklarında çınladı. Annesi bu sesten nefret ederdi. Annesi bir zamanlar ondan da nefret ederdi. Bu kaygı, annesini kaybetme korkusu muydu? Onu bu kadar saçma düşüncelere iten annesini kaybetme korkusu muydu?

Titreyen bedenine inat koştu ve daha sesli haykırdı. "Anne!" Bu sefer o kadar yüksek bir sesle bağırmıştı ki, insanlar şoktan çıkabilmişti. Koştu, annesinin yanına kadar koştu, yeni koşmayı öğrenmiş bir ceylan gibi koştu. O ceylan yaşayan annesine, Verda ise birazdan son nefesini verip ölecek olan annesine...

Tökezledi ama durmadı, duramadı beyni bile artık tepki veremiyordu. İstemsizce annesine gitti. Annesine ilk kez bu kadar gitti fakat annesi ondan çoktan gitmişti. "Anne yapma..." sesi titriyor dudakları titriyor nefesi titriyordu. Gözyaşları önünü görememesine sebep oluyordu. Kirpikleri bile acıyordu. Sahi kirpikler acır mıydı? Sonuna dek bedeni acıyan bir gençse acırdı. Kirpikler dahi acırdı.

LEYL (ELZEM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin