7.1

27.8K 1.5K 115
                                    

İmdat polis yok mu? Burada beni ağlatmaya çalışıyorlar.

Ay ne mi oluyor?

Aa doğru siz bizi bugüne kadar okumadınız değil mi?

İlk önce şunu söylemeliyim ki korkmayın çok şey kaçırmadınız.

Peki kısaca anlatıyorum o zaman.

Ablamın düğününden sonra ben tekrar Denizli'ye dönmüştüm. Bazı anlar okulum yüzünden Sinan'la pek konuşamasakta çoğunlukla görüntülü konuşuyorduk.

Sinan gecenin bir yarısı seni özledim diyipte beni görüntülü arıyordu.

Tabi konuşamadığımız günler için Sinan bana trip atıyordu ve diğer konuşmalar Sinan'ın gönlünü almakla geçiyordu.

Birkaç kere Sinan Denizli'ye gelip özlemimizi giderdikten sonra da tekrar İstanbul'a dönüyordu.

Bir gece ansızın Sinan'dan telefon almıştım. Bana olacakları anlatıyordu. Yani okul bittikten sonra evleneceğimizi. Her zamanki Sinan işte diyip takmamıştım onu ama ben tatilimin bir günü okul yok diye sevinirken kapım alacaklı gibi çalışmıştı.

Gelen annem,abim,ablam, babam ve Sinan'dı.

İlk önce birine bir şey oldu sanıp fenalık geçirecektim ki annem kolumdan tutmuş beni odama getirmişti.

O gün Sinan'la beni sözlemişlerdi.

Şimdi anlatınca şaka gibi geliyor ama ben ciddiyim. Ne olduğunu anlamadan resmen sözlenmiştim.

O kadar aceleye gelmişti ki kendi kendime acaba hamileyim de onu mu öğrendiler onun için mi aceleyle sözleniyoru falan da demiştim.

Öpüşmekle hamile kalınmıyorsa korkmama gerek yoktu.

Sinan'a her şeyi aceleye getirdiği için kızmış kahvesine sadece bir beni koymamıştım.

O kahveyi de iki yudumda içmişti aslan yelesi saçlım.

Beni çok seviyor ya sağolsun.

Etrafımda dönenleri izliyordum. Ve hepsine kızgındım. Benim de dönmeme izin vermemişlerdi.

Tül aniden kalkıp karşımda halamı görünce irkildim. "Kız sen niye ağlamıyorsun?"

Omzumu silktim. "Niye ağlayayım?"

Sanki zorla evleniyordum. Sevdiğim adamla evleniyordum işte bunun için ağlayacak mıyım?

"Bari bi gözün dolsun kızım."

"Dolmuyor işte hala napayim gözümü mü parmaklayayım?"

"Tamam kız atarlanma hemen."

Halam tülü tekrar yüzüme kapatıp gitti. Yanımda Sinan'ın kıkırtısını duydum. "Ne oldu komiğine mi gitti?"

"Evet."

Açık sözlü birde evet diyor.

Tülü üfleyip ileri gitmesini sağladım. İnsan kendi kınasında da sıkılır mı ya?

Sonunda etrafımda dönenler durmuş bana bakıyorlardı.

Ne oluyor ayı mı oynuyor?

Sinan'ın annesi olmadığı için kınayı yengem yakacaktı. Eh benim için sıkıntı yok bir tam altınımı versinler de.

Yengem gelip avucumun içine altını bırakınca yandan Sinan'a baktım ve göz kırptım.

Zengin olmuştuk.

Annem gelip bana sarılmıştı. Elinde mendil olduğuna göre ağlamıştı da. "Sen nasıl bir şeysin ya? Baba evinden ayrılıyorsun kızım bi gözün dolsun ne bu mutluluk?"

"Ağlamıyorum diye azarlanıyorum ya."

"Tamam tamam bir şey demedim."

Annem benden ayrılıp Sinan'ın yanına gitti. Sinan'a da bana sarılıyormuş gibi sarılıp
kulağına bir şeyler söyledi.

Bunlar nasıl bu kadar yakın oldu?

Roman havası açıldığında ortaya geçip oynamaya başladım. Bindallıyla da oynanmıyor be.

Annemle Sinan hâla konuşuyorladı.

23 yıllık hayatım boyunca benle bu kadar konuşmadın be anne.

Yerime geçmek için ayrılırken ablam kolumdan tutup geri çekti beni. "Kendi kınanda da oturmazsın be Adel."

"Bu kabarık şeyle oynanmıyor ki abla."

"İyi sen bilirsin."

Oturmak yerine ablamın karnını mı tutsam? Yiğenim her an düşecekmiş gibi duruyor.

Oturduğum yerde Hatice teyzeyi gördüğümde ayağa kalkıp yanına gittim. Giderken de birkaç tane çerez aldım yanıma.

Benim kınamda bana çerez vermiyorlar!

"Ooo Hatice sultan nerelerdesiniz siz ya?"

Hatice teyze memleketi Kayseri'ye gitmişti de birkaç gün önce benim düğünüm için dönmüştü oradan.

Dediğine göre artık Kayseri'de yaşayacakmış.

"Nerede olacam be zevzek bilmiyormuş gibi soruyor bide."

Çerezden yiyip ona döndüm. "Bak görüyor musun çok büyük bir sevap kazandın. O dedikoducu yanın bir işe yaradı be kız."

Hatice teyze bana dönüp "Ne dedikoduculuğu be!"diyip çıkıştı.

Aman aman kendine laf söyletmiyor.

"Ben gideyim kocamın yanına."

Ayağa kalkıp yerime geçtim. Sinan'ı bulamamıştım.

Adel:Yarın düğünümüz var inşallah kaçmak gibi bir hata yapmamışsındır

Çilli Sinan:Bahçedeyim

Adel:He iyi

Adel:Dur orada geliyom

Yerimden zar zor kalkıp bahçeye çıktım. Bahçede Sinan'ı bulup yanına gittim.

Tek başına ne yapıyordu burada?

"Napıyorsun burada?"

Elimdeki çerezden bir paket Sinan'a uzattım. Gülümseyerek aldı paketi. "Hava alıyorum."

"Yarın düğünüm var he."

Elini omzuma atıp beni kendine çekti. Alnımdan öpüp "Şansa bak benim de yarın düğünüm var."

Çaktırmadan etrafta birinin olup olmadığına baktım. Kimseler yoktu. "Sinan."

"Hı?"

Parmaklarımın üstünde yükselerek Sinan'ı öptüm. Kısa öpüşmenin ardından geri çekildim. Rujumun bozulmayacağı garanti olsaydı devam ederdim de. Şimdi içeri dağılmış rujla girmek istemiyordum.

---

Halay Başı |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin