-SAHTE MEKTUP-

107 12 6
                                    

Gözlerimdeki beni kurtar bakışıyla bir süre önümde konuşan adama baktım.Karnımdaki acı tüm bedenime işliyordu sanki.

Maskeli adam karşısında dikilen Doğan bey'e bakarak beni boynumdan tutup ayağa kaldırdı:

-Eğer prensesi kurtarmak için geldiyseniz,onu öylece size veremem.Bir bedel ödemeniz gerekiyor.Yoksa prensesi unutun.

Bir yandan ok atan alplere Doğan bey eliyle durmalarını işaret etti ve:

-Bir bedel ödememiz mi gerekiyor,bir prenses için ne bedeli ödemeliyiz?

-Goryeo Kralının Melik Şah'a gönderdiği mektubu istiyorum lakin prensesimiz çok inatçı hâlâ bilmediğini iddia ediyor.

Doğan bey eliyle saçlarını düzeltirken:

-Prensesi bırakırsan o mektubu sana veririm fakat bırakmazsan o mektubu da canını da unutmak zorunda kalırsın.

Maskeli adam prensesi boynundan tuttuğu gibi Doğan Bey'in üzerine fırlattı.Doğan Bey prensesi düşmeden tutmuştu.

Prenses yarı baygın gözleriyle kendisini kurtarmaya çalışan yeşil gözlü dağınık kumral saçlı bu adama bakıyordu.Bir yandan da sıkı sıkı koluna tutunmuştu.
Moğol komutanı olan adam:

-Çok az bir vaktiniz var o mektubu vermek için elinizi çabuk tutun.

Doğan bey Prensesi yavaşça yere oturtmuştu.Üzerindeki kurt postunu çıkarıp prensesin çıplak omuzlarının üstüne örtmüştü ve sakin bir sesle :

-Bana güvenebilirsin,o mektup nerede?

Prenses ürkek ve yaşlı gözleriyle:

-O mektubu Melik Şaha vermeliyim.Kimseye yerini söyleyemem.

-Tamam yanında mühür gibi birşey var mı sizin ülkenize ait.

Prenses boynundaki kolyeyi çıkarıp Doğan Bey'in ellerinin arasına bıraktı.

Doğan bey ayağa kalkıp maskeli adama yürüyerek:
-Mektup prensesin üzerinde yok ama içeriğini biliyormuş o mektubu kervansarayın içinde bir odada prensese yazdırıp sana vericem.

Maskeli adam şüpheli gözlerle Doğan bey'e bakarak:

-Eğer bir oyun çevirmeye çalışırsanız prensese söyleyin o çok sevdiği adamı ve yardımcısını gözlerinin önünde öldürürüm.

Doğan bey'in alpleri prensesi kervansarayın içine götürmek için kollarından tutmuşlardı.Prenses zar zor yürüyordu.Bir yandan eliyle karnını tutuyordu.

Elleri kanla boyanmıştı teninin rengi gözükmüyordu.Odaya gelmişlerdi kendisini minderin üzerine zor bırakmıştı.Ardından Doğan Bey elinde bir deri ve mürekkeple içeri girmişti.

Yanındaki alpe dönüp:
-Gidip bir hekim getirin prenses iyi gözükmüyor yarası var sanırım.

Prenses:

-Ben mektubu okumadım hiçbir şey bilmiyorum.Ne yazacaksınız o mektuba?

Doğan bey yazmaya devam ederken:

-Sizin bir şey bilmenize gerek yok.Sizden başka birileride vardı yanınızda sanırım onlarda mı Moğolların elinde?

Prenses yanında duran mumun ateşine derin derin bakarak:

-Hepsi benim yüzümden.İkisi de Moğolların eline düştü.Çok acı çekiyorlardır.

Doğan bey yazmayı bitirmişti.O sırada içeriye hekim girmişti.Doğan bey elindeki mektubu da alarak dışarı çıkmıştı.Odanın başına iki alpini bırakmıştı.

Moğol komutanın yanına gelince:

-Prenses harfi harfine her şeyi söyledi en altta da krallığın simgesi var ama bu mektuptan önce prensesle beraber esir tuttuğunuz insanları buraya getireceksiniz.

Moğol komutanı yanındaki askerlere Minho ve Cangum'u getirmelerini söyleyip yanında duran pazar tezgahının üstüne oturmuştu.

Doğan bey de Prensesin yanına gitmek için elindeki mektubu beline koyarak kervansarayın içine girmişti.Odanın yanına geldiğinde hekim dışarı çıkmıştı.

Doğan bey hekimi durdurarak:

-Ahvali nasıldır,kötü bir şey yok değil mi hekimbaşı?

Hekimbaşı birazcık tedirgin şekilde:

-Beyim,prensesin karnına saplanan keskin cisim hayati bir tehlikeye yol açmadı fakat....

-Fakat ne,söylesene Hekimbaşı?
                      -6.BÖLÜM SONU-



Ölümsüzlük mü Aşk mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin