Bir süre birbirimize sarıldıktan sonra geri çekilip:
-Tutamayacağım sözler vermem ben!
Doğan bey:
-Yine gidicek misin herkes seni çok özledi en çokta oğlumuz?
Derin bir iç çekerek:
-Cihan Temur beni bırakacak gibi durmuyor!
-Sen kabul et kalmayı ben tüm cihanı karşıma alırım demedim mi?
-Bilmiyorum ya sana ve obana zarar verirse?
-İlk önce beni ezip geçmesi gerek Obama zarar verecekse!
-Ben akşam obaya gittiğimiz de Cihan Temurla konuşurum eğer yine de bırakmazsa beni ,o zaman ne yapmak istersen yaparsın.
Dedikten sonra atlara binip obaya geri dönmüştük.Obaya vardığımızda alpler Cihan Temur'un ana otağda beklediğini söylemişti.
Doğan beyle ana otağa geldiğimizde Cihan Temur oturmuş bir şekilde bizi bekliyordu.Geldiğimizi gördüğünde ayağa kalkarak:
-Bir an hiç gelmeyeceksin zannettim kraliçem!
Yanına giderek:
-Seninle bir şey konuşmamız gerekiyor!
-Ne konuda?
-Evliliğimiz hakkında!
Kafasını evet anlamında sallayıp dışarı çıkmıştık.Eski kaldığım çadıra geldiğimiz de:
-Otur istersen!
Yere oturduğumuz da kafamı kaldırıp:
-Şimdi seninle gerçekten konuşmak istiyorum sakince beni dinleyecek misin?
-Dinliyorum?
-Bak ben senin yaptığın her şeyi affetmeye hazırım ama böyle hem ben sana acı veriyorum hem de sen bana acı veriyorsun!
-Yani?
-Ben seni sevmiyorum sana aşık değilim!
-Bir gün olursun!
-Sana yalvarıyorum artık ne kendine acı çektir ne ben acı çekeyim!
-Eğer senden başkasıyla olursam ben yaşayamam ki nefes dahi alamam!
Derken hem sesi titiriyordu hem de gözleri dolmuştu.Çaresizliğini anlıyordum.Kendimi toparlayarak:
-Ben bir anneyim ve aşık olduğum adam sen değilsin,artık vazgeçip başkasıyla mutlu bir hayat sürmelisin ve geçmişi unutup huzurlu yaşamalısın!
-Yapamam!
-Neden!
Dedikten sonra ayağa kalkıp:
-Eğer beni kendi ellerinle öldürürsen o zaman burda kalabilirsin!
-Ne!
Dedikten sonra bende ayağa kalkmıştım.
-Eğer yapmazsan şimdi derhal bu obadan ayrılmamız gerekiyor!
-Beni bırakmazsan Doğan bey seni öldürür!
-Öldürsün senin için canımı bile feda ederim bir canım var zaten o da senin olsun!
-Lütfen!
Dedikten sonra kolumdan tutup dışarı atların yanına götürmüştü beni:
-Ya şimdi sessizce bu obadan ayrılırız ya da ben Doğan beyin yanına giderim!
-Kaçamayız!
-Umrumda değil!
Dedikten sonra atlara binip obadan ayrılmıştık.Obadan ayrıldığımızı gören alpler ana otağa doğru gitmişti.Bir süre sonra nefes nefese kaldığımda kafamı çevirip:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüzlük mü Aşk mı?
Fantasy-Ne soracaksın? -Karnındaki bebek? O sorunun devamını getirmeden kaşlarımı çatarak ona doğru dönmüştüm. -Ne olmuş karnımdaki bebeğe? -Benim çocuğum mu? Gözlerim dolmuştu, -Benden bunun için şüphe mi ediyorsun? -Babamın ölmesine sebep olan bir kişide...