Minho'ya şüpheci gözlerle bakarak:
-Sen istersen artık gidebilirsin, Goryeo'ya geri dönebilirsin.
Minho başını iki yana salladı.Hayır anlamına geliyordu.
-Peki sen kalmak istiyorsan bir şey diyemem.
Obanın girişindeki davullar çalmaya başlamıştı,Sultan geliyordu.Oba halkı sultanı selamladıktan sonra dağılmışlardı.
Biz de ana otağda bekliyorduk.Bir süre sonra Doğan bey Sultanla beraber ana otağa geldi.Sultanı selamladıktan sonra yerlerimize oturduk.
Sultan:
-İki devlet arasında olan bu evlilik için sizi tebrik ederim,evliliğiniz daim ve hayırlara vesile olsun.Soyunuz soylansın boyunuz boylansın nice balalarınız olsun.
Doğan beyle birbirimize bakıyorduk.Kalbim artık onun için atıyordu ama o bunu bilmiyordu.
Bilmemesi gerekiyordu.Sultana gülümseyerek:
-Sağolun Sultanım bize şeref verdiniz.
Sultan:
-Bugün buraya size düğün hediyesi vermek için geldim.Doğan beyi uç beyi olarak atıyorum.
Doğan bey ihtişamlı bir şekilde ayağa kalkarak Sultan'ın ona verdiği Kur'an'ı ve kılıcı aldı.
Akşam olmuştu Sultan da gitmişti.Gün beni çok yormuştu.Dinlenmek için kendi otağıma gitmiştim.Aynanın karşısında saçımı tararken içeriye bir anda tanımadığım bir adam girdi.
Yüzü örtülüydü.Tam çığlık atacakken ağzımı kapattı.Ve eğilip sessizce:
-Majesteleri beni Goryeo kralı gönderdi,şimdi elimi çekeceğim lütfen bağırmayın.
Elini çektiğinde kendimi geri attım ve yüzü görünmeyen adama:
-Nerden emin olacağım seni babamın gönderdiğinden?
-Hançer desem emin olur musunuz?
-Babam neden seni gönderdi?
-Size bu mektubu vermemi söyledi ve bir yere gideceğiniz zaman yanınızda Minho'yu da götürmenizi söyledi.
Dedikten sonra mektubu elime verip çıktı.Yüzünü görmesem de çok tanıdık geliyordu bu adam, nerde görmüş olabilirim diye düşünürken bir yandan da elimdeki mektubu açıyordum.
Ateşin yanındaki mindere oturarak mektubu okumaya başladım:
"Tek ve yüce olan Tanrı'nın adıyla seni selamlıyorum kızım.Bu kısa sürede seni çok özledim.Yokluğun o kadar belli oluyor ki.Umarım orada iyisindir.Bir görev için seni oraya göndermek her ne kadar içime sinmesede bunu krallığımız için yapmak zorundaydım.Bu mektup eline ulaştığı zamanın ertesi günü Ahlattaki kervansaraya gitmelisin.Orda seni biri bekliyor olacak.Oraya gelen kişi sana şifreyi sorduğunda 'hançer'cevabını ver.Ve orada en çok güvenebileceğin kişi Minhodur.Bunu sakın unutma.Benim biricik kızım.Tanrı seni korusun.
Goryeo kralı "
Mektubu tam okumayı bitirmiştim ki Doğan bey bir anda içeriye girmişti.Elimdeki mektubu buruşturup kolumun içine sıkıştırdım.Doğan bey:
-Ne yapıyordun?
-Ben mi?
-Burda bizden başka kimse olmadığına göre?
-Bugün bana söylediklerini düşünüyordum.
Deyince bir süre sessizlik oldu.Doğan bey üstünü değiştirip yatağa uzanmıştı.Onca şeyden sonra gelip neden yanıma yatıyordu.Ben bir süre daha ateşi izlerken:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüzlük mü Aşk mı?
Fantasía-Ne soracaksın? -Karnındaki bebek? O sorunun devamını getirmeden kaşlarımı çatarak ona doğru dönmüştüm. -Ne olmuş karnımdaki bebeğe? -Benim çocuğum mu? Gözlerim dolmuştu, -Benden bunun için şüphe mi ediyorsun? -Babamın ölmesine sebep olan bir kişide...