-İRAN-

57 8 4
                                    

Saatler günleri ,günler haftaları kovaladıktan sonra sonunda İran'a varmıştık.

Sarayın olduğu şehrin girişine geldiğimiz de halk sokaklara dökülmüştü.Ellerinde çiçek sepetleriyle bizi karşılamışlardı,atla geçerken üstümüze çiçekleri atıyorlardı.

Sarayın içine girdiğimiz de Cihan Temur hizmetçilere:

-Kraliçeyi odama götürün haftalardır çok yoruldu,dinlensin!

Hizmetçiler bana yolu gösteriyorlardı.Odanın kapısının önüne gelmiştik.

İçeriye girerken:

-Ben kendim hallederim siz gelmeyin!

Eğilip geri gitmişlerdi.İçimde garip bir his vardı.Sanki bir çöldeydim ve serap görüyordum ya da gökyüzündeydim ve bulutları görüyordum sadece.

Öyle bir his ki bütün benliğimi kaplıyordu.İçim daralıyordu sanki.Nefes nefese camın olduğu yere koştum,elbisemin düğmelerini açıp kafamı pencereden dışarı uzatmıştım.

Ucu bucağı olmayan bana tamamen yabancı bu büyük şehir de gerçekten mutlu olabilecek miydim,geçmişimi unutabilecek miydim,bilmiyordum.Ben dışarıya göz gezdirirken omzumda hissettiğim dokunuş üzerine geri dönmüştüm.

Cihan Temur:

-Sana bir şey vermek için geldim korkma.

-Hayır korkmuyorum ne vereceksin?

O sırada kemerine sıkıştırdığı kolyeyi çıkarmıştı.Altın bir kolyeydi bu.Aklıma Doğan Bey'in bana düğün gecesi verdiği yeşim kolye gelmişti,gözlerim dolmuştu yanağımdan yaşlar süzülürken ağladığımı farketmiştim.

Gözyaşının ıslaklığı yüzümü hararetlendirirken Cihan Temur:

-Biliyorum yaşadıklarını unutmak hiç kolay değil lakin bunlar olmak zorundaydı.

-Hiçbir şey olmak zorunda değildi!

-Ben seni uyarmıştım kalbini bir Türk'e kaptırma diye sen beni dinlemedin!

-Hayır bana asıl acıyı sen çektirdin belki sen olmasaydın şu an bunların hiçbiri olmayacaktı!

-Neden geldin o zaman benimle?

Gözlerimden alev çıkıyordu sanki.Cihan Temur'un gözlerinin içine bakarak:

-Çünkü....

-Çünkü ne?

-Ben aşkı bu kadar zor zannetmiyordum,güvensizlik her şeyi bitirdi.

-Belki hissettiğin şey aşk değildi sadece sevgiydi!

-Ne?

-İnsan aşık olunca ne olursa olsun aşık olduğu kadın ona ihanet etsede ya da aşık olduğu adam ona güvenmesede sevdiğini terkedemez buna gücü yetmez aynı benim gibi!

Ne demek istiyordu,Cihan Temur zaten beni intikamı için kullanmak istemiyor muydu?

Yüzümdeki gözyaşlarımın ıslaklıklarını sildikten sonra:

-Şu an ne demek istediğini anlamıyorum anlamakta istemiyorum çünkü ben bu saatten sonra hiçkimseye kalbimi veremeyecek kadar güçsüzüm!

Elindeki kolyeyi boynuma takarken:

-Ben asla seni incitmeyeceğim,çünkü eğer seni incitirsem kendimi de incitirim!

Dedikten sonra odadan çıkacakken:
-Bu odada mı kalacaksın?

Diye arkasından seslendim.Bana doğru başını çevirdikten sonra :

-Ben kralım sen de kraliçemsin sence ayrı odalarda kalsak saraydakiler ne düşünür?

-Ne?

-Dediğim gibi bir oda,bir yatak ve bir yastık.

Dedikten sonra kapıyı çekip çıkmıştı.Günlerdir çok yorulmuştum.

Bedenim artık ayakta duramıyordu,kendimi hemen iki adım ötemdeki yatağın üzerine bırakıvermiştim.

Her şeyin iyi olmasını dileyerek gözlerimi bir süreliğine dinlenmek için yavaş yavaş kapatmıştım.

Kirpiklerimin dokunuşu uykuya dalmamı hızlandırmıştı.

                       -33.BÖLÜM SONU-

Ölümsüzlük mü Aşk mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin