Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştım.Alışkanlık olmuştu.Elimi yüzümü yıkayıp kıyafetlerimi değiştirmiştim ki Selcan dışarıdan:
-Aybala musait misin?
Konuşmak istemiyordum ama:
-Gelebilirsin!
Demiştim.İçeri girdiğinde karnıma bakıp:
-Doğuma kaç ay var?
-Dört aydan az var.
-Kız mı erkek mi hissedersin?
-Erkek olduğunu rüyamda gördüm ve öyle de hissederim.
-Senin için gerçekten çok üzülüyorum lakin elimden bir şey gelmiyor.Bana bize ihanet etmen çok saçma geliyor.
-Artık bunların bir önemi yok ben de oba halkından biriyim.Bir nebze özgür sayılırım.
Selcan bir süre daha durduktan sonra gitmişti.
DÖRT AY SONRA.....
Aradan dört ay çabucak geçmişti.Kendime akşam yemeği için bulgur pilavı pişiriyordum.Bir anda çadırın perdesi kalkıp içeri Doğan bey girmişti.
Elimdeki kaşığı tencerenin kenarına bırakıp:
-Neden geldin yine?
-Bugün akşam yemeğimi burada yiyeceğim.
-Senin yüzünü görmek istemiyorum,çık git.
Tek kaşını kaldırarak üzerime yürümeye başlamıştı.
-Bana aitsin derken ciddiydim bu arada sana bir gerçeği daha söylemeye gelmiştim.
-Ne gerçeği?
-Seni boşadığımdan bahsederken yalan söylüyordum gerçek değildi.
-Yani?
-Sen hâlâ benim helalimsin,karımsın ve bana aitsin.
-Ben ne senin karınım ne de sana aitim!
Çadırın duvarına kadar gelmiştim.Bir elini başımın diğer tarafına diğer elinide karnımın üzerine koymuştu:
-Karnındaki bebeğin bana ait olduğunu biliyorum bunu hissediyorum.
Sinirle:
-Hissetsen ne olur ,artık her şey için çok geç bana yaklaşma benden uzak dur!
Gözlerimin üstüne düşen saçlarımı kulağımın arkasına çekerken alnını alnıma dayamış bir şekilde:
-Seni bir türlü affedemiyorum ama vazgeçemiyorum da .Başkasını sevme düşüncen beni ben olmaktan çıkarıyor.
Derken bir anda sancılarım başlamıştı.Doğan beyi üzerimden iterek:
-Ahhh karnım!
-Ne oldu?
-Sancılarım başladı.Bebek geliyor!
Bir yandan acı içinde yatağıma uzanmıştım.Doğan bey dışarıda ki alpi çağırarak:
-Tez elden ebenin yanına gidesin.Aybala hatunun doğumu başlamış.
Hem terliyor hem de acı içinde inliyordum.Doğan beye bakarak:
-Hemen dışarı çık!
Doğan bey bir şey demeden dışarı çıkmıştı.Ebe hatun çadıra geldiğinde Selcan ve Nurbanu Hatunda gelmişti.
Birkaç saat sadece acı içinde ıkınmıştım.Bebek doğmuyordu en sonunda artık ıkınacak gücüm kalmamıştı kendimi öylece bırakmıştım.
Ebe hatun:
-Hatun biraz daha sabredesin az kaldı!
Selcan ellerimi tutarak:
-Hadi Aybala az kaldı az daha dayan!
Ağzıma tahta bir sopa vermişlerdi.Var gücümle ıkınmaya başlamıştım.Çektiğim tüm acıları düşünüyordum.
Birkaç dakika sonra bebeğin ağlamasını duyunca ağlayarak kendimi yastığa bırakmıştım.
Ebe hatun:
-Allah analı babalı büyütsün nurtopu gibi bir oğlunuz olmuştur.
Bitmiştim,bu kadar acı vereceğini bilsem asla çocuk doğurmazdım.Canım çıkmıştı sanki.Ebe hatun temizlenmeme yardım ettikten sonra çıkmıştı.Selcan bebeği kucağıma vermişti.
Çocuğu emzirdikten sonra yanıma yatırıp kendimde uzanmıştım.Selcan dışarı çıktığında Doğan bey içeri girmişti.Bebeği kollarının arasına alarak:
-Ay gibi parlar.
Sonra bebeğin kulağına eğilerek:
-Senin adın Gündoğdu,senin adın Gündoğdu, senin adın Gündoğdu.
Dedikten sonra bana bakıp:
-Oğlumuzun adı Gündoğdudur.Sütten kesilene kadar senin yanında kalacak sütten kesildiğinde başka birisini annesi olarak bilecek.
Yeni doğum yapmıştım.Ağrılarım şu söyledikleri üzerine daha da artıyordu.Ben de hem çektiğim acıdan dolayı hem de hissettiğim nefret duygusundan dolayı:
-Şimdi bile alabilirsin!
Demiştim gülerek.Doğan bey bebeği tekrar geri bıraktıktan sonra:
-Ne ?
-Diyorum ki şimdi bile alabilirsin çünkü senin çocuğuna annelik yapmak istemiyorum.
Derken kalbim sızlamıştı.Bebeğim iyiki bu sözleri anlamıyordu.Doğan bey alaycı bir gülüşle:
-Demek benden o kadar nefret ediyorsun?
-Nefret mi ona bile değmezsin sen!
İyice gerilim artıyordu.Doğan bey ayağa kalkarak:
-Yeni doğum yaptın,dinlenesin!
Dedikten sonra çadırdan çıkmıştı.Bebeğimle çadırda yalnız kaldığımızda ben de bebeğimin yanına uzanarak kıvırcık saçlarını okşamaya başlamıştım.
Beni oğlumdan kimse ayıramazdı ,buna izin veremezdim.Onu doğuran ve acı çeken benken nasıl gidip başka birisini annesi olarak bilebilirdi.
-30.BÖLÜM SONU-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüzlük mü Aşk mı?
Fantasy-Ne soracaksın? -Karnındaki bebek? O sorunun devamını getirmeden kaşlarımı çatarak ona doğru dönmüştüm. -Ne olmuş karnımdaki bebeğe? -Benim çocuğum mu? Gözlerim dolmuştu, -Benden bunun için şüphe mi ediyorsun? -Babamın ölmesine sebep olan bir kişide...