-ZOR KARAR-

67 8 2
                                    

Gözlerimi açtığımda çadırımdaydım.Başucumda Doğan bey vardı,başını çadırın duvarına yaslamış uyuyordu.

Yavaş yavaş doğrulunca o da uyanmıştı.Ellerimi tutarak:

-Uyandın demek,iyi misin nasıl hissedersin?

Elimi elinden çekerek:

-Bilmem belki biraz acı biraz da kırıklık hissediyorumdur.

-Efendim?

-Sana cevabımı söylemek istiyorum.

Dedikten sonra Doğan Bey'in gözlerinin içine bakarak:

-Ben daha fazla dayanamıyorum,sen bana sadece acı veriyorsun.

-Yani?

-Yani Pers kralıyla gidip kraliçe olarak yaşamayı seçiyorum.Oğluma gelince de zaten yakında Sultan'ın kız kardeşiyle evleneceksin o Gündoğdu'ya annelik yapar.

-Peki ben?

-Sen mi?

Dedikten sonra bir süre öylece birbirimize bakmıştık.

Öksürerek:

-Senin gözünde ben hain değil miyim bir hainle evli kalmak senin gibi bir beye yakışmaz.Beni boşa ve ben de özgür kalayım.Aramızda yaşanan her şey mazide kalsın,ne ben seni tanımış olayım ne de sen beni tanımış ol.

Gözleri dolarak:

-Bu kadar mı çok seviyorsun Pers Kralını?

Yere bakarak:

-Evet bu kadar çok seviyorum,onsuz yaşamayacağımı anladım artık.Sen de seni sevmeyen bir kadınla daha fazla ilgilenme!

Derken kalbim sızlıyordu.Gözümden düşen yaşları görmesin diye başımı diğer tarafa çevirmiştim.

Ayağa kalkıp önüme bir kese atarak:

-Bu senin mehir paran al belki lazım olur.

Kafamı çevirerek:

-Biz baştan yanlıştık birbirimizi hiç tanımamalıydık.Umarım mutlu olursun!

Dedikten sonra Doğan beye bana verdiği kolyeyi sandıktan çıkarıp vermiştim.

-Artık beni boşayabilirsin,bu kolyeyi de gerçekten sevdiğin bir kadına ver gerçekten güvendiğin.

Doğan bey kolyeyi alarak:

-Goryeo kralı kızı Aybala seni boşuyorum,boş ol ,boş ol,boş ol!

Dedikten sonra hızlı adımlarla çadırdan çıkmıştı.Gerçekten şu an özgürdüm,oğlumla özgürlüğümü değiş tokuş yapmıştım.

Zalim bir annemiydim.Oğlum büyüdüğünde benden nefret edecek miydi bilmiyordum.Bir süre sonra içeriye Pers Kralı girmişti.

-Benimle gelmeyi seçmişsin.

Kafamı sallarken bir yandan eşyalarımı topluyordum.

Pers kralı:

-Pişman olmayacak mısın?

-Şimdi olduğum kadar değil!

-Akşam yola çıkarız o zaman.

-Tamam.

Dedikten sonra Pers kralı dışarı çıkmıştı.Saatler geçmişti akşam olmuştu.Eşyalarımı toplamayı bitirmiştim.

Pers kralının askerleri gelip eşyalarımı aldığında ben de Gündoğduyu son bir kez görmek için ana otağa gitmiştim.Ana otağa girdiğimde Doğan bey Gündoğduyu kucağına oturtmuş yemek yediriyordu.

Benim geldiğimi görünce:

-Daha gitmedin mi?

-Oğlumu son bir kez görmeye geldim.

Dedikten sonra Gündoğduyu kucağından indirmişti.Gündoğdu minik ayaklarıyla koşarak yanıma gelmişti.

Gözlerimden süzülen yaşlara hakim olamıyordum.Eğilip oğluma sıkıca sarılırken o hiç kimsede almadığım kokuyu son kez içime çekiyordum.

Alnından öptükten sonra kucağıma alıp Doğan Bey'in yanına oturtturdum.Otağdan çıkarken bir ses:

-Anne!

Deyince bir anda durmuştum.Oğlumun anne deyişini ilk kez duyuyordum.

Ağlıyordum,ağzımı ellerimle tutarak dışarı kendimi zor atmıştım.Pers kralı otağın önünde bana bakıyordu.

-Atlar hazır istersen artık yola çıkalım?

Pers kralının yanına gidip:

-Hazırım hadi artık bu obadan gidelim.

Dedikten sonra yürümeye başlamıştık.Arkamı dönüp son kez ana otağa baktığımda Doğan bey kucağında Gündoğduyla bana bakıyordu.

Nasıl bir anneydim ki özgürlüğüm için çocuğumu bırakmıştım?

                      -32.BÖLÜM SONU-

Ölümsüzlük mü Aşk mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin