38.Bölüm

692 104 21
                                    



Selammm!!! Bu ara pek yazasım yoktu. Bölüm ayrı gecikti. Ama umarım beğenirsiniz. :)

Yıldıza dokunup bol bol yorum yapan canlarıma öpücük yolluyorum. 😘❤️



İyi okumalar!!



Benliğim kaybolmuş, girdiği labirentten çıkmaya çalışıyordu. Her döndüğüm sapak birbirine benziyordu.  Karanlık koridorlar örümcek ağıyla kaplıydı. Koridorlar diğer kurbanların kalıntılarıyla kaplıydı. İçine düştükleri çıkmazdan kurtulamamış kurbanlar.. Daha ne olabilir diyerek ilerlediğim koridorlar her seferinde karşıma yeni tehlikeler çıkarıyordu. Yorulmak yoktu. Daha yolun başındayken buna hakkım yoktu. Çevremde dolaşan hayaletlerin soğuk nefeslerini tenimde hissettim. Her irkilerek çevreme döndüğümde dünyam sarsılıyordu. Kulağımın dibinde yine aynı soluğu hissettim.

Uyan..

İrkilerek yeni bir güne uyandım. Hemen karşımda soluk mavi renkli gözlerle buluştum. Yatağın tavanında bulunan aynada yine kendimi gördüm. Yorulmuş, yine bir çıkmazda kalmış benliğim şaşalı yatağında uzanıyordu. Ne kadar denersem deneyeyim buradan çıkamıyordum. Her seferinde yakalanıyordum. Ölüm tanrısının evinden kaçmak imkansızdı. Kapı tıklanarak açıldı. Helen güler yüzlülüğüyle içeri girdi. Göz göze geldiğimizde çekingenliği yine üzerine bindi. Benim donuk bakışlarım karşısında cesareti uçup gidiyordu. Elimde değil. Hayat benim için yıpratıcıydı. Aile bakımından hiç yüzüm gülmemişti. Sevdiğim adamla yollarımız ikinci kez ayrılmıştı. Özlem beni yakıp kavuruyordu. İçine düştüğüm cehennemden daha sıcaktı özlem.

"Günaydın hanımım." Pikeyi üzerimden atıp yataktan kalktım.

"Büyük gün ha?" Bu gün gelin oluyordum. Zihnim üzerine çökenlerle patlayacak derecedeydi. Kollarımı yukarı kaldırıp gerindim. Ne güzel bir gün ama..

"Ben her zaman yanınızda olacağım efendim." Helen sadık tavrıyla ellerini önünde bağlamış saygısını eksik etmiyordu. Karşısında durdum. Çenesini tutup hafifçe iki yana salladım.

"Öyle olacak."  Balkon kısmından gelen gaklama ile kuzgunum görüş açıma girdi. Uçup yanı başıma kondu. Tüylerini okşayıp, usulca öpücük kondurdum. "Günaydın oğlum. Karınını doyurdun mu?" Başını yana eğip gakladı. Yemek lafını duyunca her zamanki gibi hareketlendi. Oburluğu bana birini hatırlatıyordu. Tebessümüm yüzüme kondu. Bu aralar yüzümü güldüren nadir kişilerden biriydi.

"Obirik. Senin için tabak hazırlandı." Helen kıkırdayıp kuzgunuma elini uzattı. Kuzgunum parmağını gagaladığında hızla elini çekti. "Hih! Seni pis. Sana bir daha yemek hazırlamayacağım." Kuzgunum aldığı tehditle anında uysallaştı. Uçup Helen'in başına kondu. Ona kur yaparca gagasıyla saçlarını karıştırdı. Helen cilveyle kıkırdadı. "Bu kadar yakışıklı olman hiç iyi değil."

İkisi birbiriyle uğraşırken gerimde bıraktım. Banyoya girip kısa bir duş aldım. Bornozumu giyip çıktım. Helen koltuğa oturmuş kuzgunumla dedikodu yapıyordu. İkisinin anlaşma şekli çok tatlıydı. Kapım gürülüyle açıldığında irkildiler. Ben umursamazca gelene baktım.

"Yakışıklı mı yakışıklı abin geldi!!" Axbel kollarını iki yana açarak her zamanki girişini yaptı. Bir elinde ise meyve tabağı vardı. Yine en sevdiklerimi doldurmuştu. Kuzgunum anında Helen'i satıp Axbel'in elindeki tabağa kondu. Meyveleri didiklemeye başladı.

GECE KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin