39.Bölüm

770 102 17
                                    




Yıldıza dokunup, bol bol yorum yapanlara şimdiden teşekkür ediyorum! ❤️




İyi okumalar!! ( ˘ ³˘)♥︎



Doğru bildiklerin gün gelip çatar ve aslında seninle dalga geçtiklerini gösterirdi. O noktadan sonra neyin doğru neyin yanlış olduğunu asla ayırt edemezsin. İçine düştüğün kader nehrinin seni götürdüğü yolda karşına çıkan girdaplarla başka yıkımlar yaşarsın. O girdaplardan sağ çıkarsan geçti deyip rahat bir nefes alırsın. Küçük bir umut doğar içinde. Bundan sonrası güzel olacak dilekleri geçer aklından. Ama aslında hiç bir şey geçmemiştir. Çünkü hemen karşında bu sefer daha yıkıcı olan bir şelale vardır. Aşağı düşersin ve karanlık dipsiz görünen dev kazanına gömülürsün. O an anlarsın. Asıl gerçek olan acılardır. Ve bu karanlık dibin içinde onlarla baş başa kalırsın. O dipsiz karanlığın içinden çıkabilmenin tek yolu acılarla barışmaktır. O güce sahipsen yüzeye çıkarsın ve yolun devam ettiğini görürsün. Onca yaşanmışlığa rağmen halen bu yolda sürüklenen bir çakıl taşı mı olmak istersin yoksa suyu yöneten mi? Ben yönetmeyi seçmiştim. Doğru bildiğim gerçekler ve yandaşı olan yanlışları kabul etmiş nehri yöneten olmayı seçmiştim. Bu yolun içinde yeni aldığım acılar ise yoldaşım olmuştu..

Karşımda ki çukur gibi oyulmuş zindanda dev Kara kurtla göz göze geldim. Dilim tutulmuş halde doğru bildiğim yanlışa bakıyordum. Öldü sanırken kendisi kanlı canlı karşımdaydı. Beni tanıyormuş gibi gözleri kocaman oldu. Burada olmamı beklemiyordu. Beni tanıyor olmasına ise şaşırmadan edemedim. Ama en çok doğru bildiğim gerçeğin yanlış olmasına şaşırmıştım.

Teo Russell yaşıyordu..

Koca bedeni tutan zincirler bir bacağının kalınlığında olsada onu tutmakta zorlanıyordu. Oval alan oldukça genişti. Yinede Kara kurdun heybeti her taşa işleniyordu. Bir şey yapmam gerekiyordu. Onu burada bırakamazdım. Çevremi hızla kontrol ettim. Gelen giden yoktu. Ama yokluğumu anlamaları uzun sürmez. Zaten bir süredir sarayda geziniyordum. Kara lordun algıları sürekli üzerimdeyken aldığım riskler boğazımı aşmıştı. Son bir risk alacaktım bu gece.

Bakışlarını benden kaçıran Teo yine zincirlerden kurtulmak için çırpınıyordu. Bir yandan kürküne çarpan elektro şoku andıran kıvılcımlarla acı çektiriliyordu. Aşağıda korkulukların ardında duran dört muhafız zevkle onun işkence çekmesini izliyordu. Koskoca Kara kurdun karşılarında zincirlerinden kurtulmaya çalışır halde olması onları eğlendiriyordu. Kendilerini güçlü hissediyor olmalılar. O zincirler olmasa karşısında bir saniye bile dayanamazlardı. Tek diş darbesinde onları ikiye ayıracak güce sahipti. Bakışlarım tekrar zincirlere gitti. Dört koca zincir duvara sabitlenmişti. Bir kilit ya da açılmaya dair bir detay yoktu. Daha dikkatli baktığımda zincirlerin üzerindeki mühürleri gördüm. Normal bir zincirin Kara kurdu tutmasını elbette beklemiyorum.

Tüylerimi diken diken hisle arkamı döndüm. Koridorda ilerleyen sessiz ayakları hissettim. Birisi geliyordu. Hızla saklanacak yer aradım. Yaslandığım duvarın ilerisindeki perde dikkatimi çekmek isterce sallandı. Perdeye ilerleyip baktığımda taş duvara saklanmış aralığı gördüm. Kendimi oraya sıkıştırdım. Boşluğun derinlere ilerlediğini fark ettim. Dar aralık beni boğmak isterce sıkışıktı. Bu durumdan rahatsız olsamda yakalanmaya göze alamazdım. Yaklaşan karanlık auradan kim olduğunu anladım. Sarayda nadir baskın gelen auralar vardı. Kara Lordunki bir yılanın saldırganlığını andırıyordu. Korthax'ın ki ise bir akrebin zehirli iğnesini andırıyordu. Yakalanmamak için dar koridorda bir tık daha ilerledim. Görünmeyeceğime emin olduğumda durdum.

GECE KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin