“Jisung gelene dek 17 dakika vaktimiz var.” dedi Hyunjin saatine bakarak. “Hemen toplantıyı yapıp bitirelim.”
“İlk şüphelimiz, Jisung.” dedim elimdeki not defterine bakarak. Aslında hiçbir şey yazmıyordu ama bu şekilde konuşmak daha havalı hissettirmişti. “Gerçi onun daha fazla şüpheli listesinde olduğunu düşünmüyorum. Seungmin'le beni bir araya getirmek için çok çabaladı. Benden hoşlansa bunu yapmazdı.”
Seungmin elini kaldırdı. “Anonimi bulmak istiyorsak her şıkkı gözden geçirmemiz gerek diye düşünüyorum.”
Hyunjin elini sıraya vurdu. “Kabul edildi.”
Kaşlarımı çattım. “Bizimle o kadar süredir arkadaş olan kişiyi sorgulamak mı istiyorsunuz?”
Hyunjin nereden bulduğunu bilmediğim cetveli Seungmin'e doğruldu. “Minho haklı. Önerin reddedildi.”
“Jisung'ın Minho'ya attığı mesajı ve Kimya projesine dahil olmadan önce söylediklerini unuttunuz galiba.”
Hyunjin bir kez daha sıraya vurdu. “Seungmin haklı. Minho, reddedildin.”
“Şunu yapmasan artık.”
Hyunjin başını salladı. “Pekâlâ. Dürüst olmak gerekirse bence de Jisung'ı sorgulamamıza gerek var. Gruba ilk dahil olduğunda Minho'ya karşı tutumu gerçekten garipti. Bir kere onu kulağına üflerken görmüştüm.”
Seungmin sırıttı. Ben utançla başımı masaya koydum.
“Belki başlarda hoşlanıyordu ama şu an böyle olduğunu sanmıyorum.” dedim yan gözle Seungmin'e bakarak. “Notlar da eskisi kadar sık gelmiyor. Artık pes etmiş gibi. Benden vazgeçmiş gibi notlar geliyor. Anonim Seungmin'in yerinde olmak isterken şimdi Seungmin'e karşı bir şey hissedip hissetmediğimi sorguluyor daha çok.”
“Hissediyor musun?” diye sordu Hyunjin. Gözlerimi kısarak baktım.
“Yoksa anonim sen misin?”
O da gözlerini kısarak bana yaklaştı. “Bunu bilemezsin.”
Gülerek yüzünü ittirdim. “Dalga geçme.” Biraz ciddileşerek yerimde doğruldum. “Ayrıca notların, Seungmin'in bana karşı ilgili olduğunu söylemeyi bıraktığını fark ettim.”
“Onun da bitti ilgisi çünkü.” dedi Hyunjin. “Baksana, hep arkanda otururdu o güzel ense saçlarını seyretmek için ama şimdi yanında oturuyor ve muhtemelen burnunun ne kadar sivri olduğunu düşünüp alay ediyor.”
“Benim burnum sivri değil.”
“Herhalde hiç yandan görmediğin için.”
“Sivri değil.”
Eline bir kalem aldı. “En az bu kalemin ucu kadar sivri.”
İçimden ona kötü dualar ederken Seungmin, “Merak etme, karizmanı çizmiyor.” diyerek teselli verdi.
“Vay, vay, vay. Sonunda Seungmin'in Minho'ya olan ilgisini bitirmediğine dair bir işaret. Az önce şu şahsın karizmasından mı söz ettin?”
“Evet, ondan söz edebiliyorum çünkü var. Maalesef sende hiç kalmamış.”
Hyunjin gözlerini büyüterek geri çekildi. Sonra bana baktı ve gururla başını salladı. “İyi soktu.”
Birden bugün çok fazla şebeklik yaptığını fark ettim. “Senin neyin var? Geçen gün Yuqi'yle aranız limoni diye keyifsizdin ama bugün yüzünde güller açıyor. Her şeye karşı pozitifsin.”
“Abiniz çıkışta date'e gidiyor çünkü. Çok romantik bir kafe varmış. İçecekleri çok lezzetliymiş ve Yuqi hep gitmek istiyormuş ama gidecek birini bulamıyormuş. Ben de isterse bugün göz atabileceğimizi söyledim.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Third Person ;; 2Min {✓}
FanfictionMinho, kafasını karıştıran notlar alıyordu. }{ | 2020 Ağustos