“Seungmin.”
Sesim birkaç saniyede aramıza yayıldı ve sonra yükselerek havada bir yerlere karıştı. Gözlerimi yüzünden çekemiyordum. Nabzımın kulaklarımda sesini duyacak kadar sert çarptığını fark etmiştim. Biraz sonra bakışlarımı daha aşağıya, elinde tuttuğu kağıda çevirdim. Tekrar yüzüne baktığımda her şeyi yeni kavrıyordum sanki.
Bu olamazdı. Seungmin bana notları bırakan anonim olamazdı.
Şoka girmeyi yeni yeni akıl ediyordum herhalde. Gözlerimi büyüterek bir adım geri attığımda yüzündeki gerginlik dudaklarının milimetrelik bir farkla aşağı inmesiyle kendini ele verdi. Ben bir adım daha gerilediğimde Seungmin uzanıp bileklerimi tuttu.
“Sakin ol.” dedi ama sanki bunu daha çok kendine söyler gibi bir hali vardı. “Sakin ol. Seni ısırmam.” Son cümleyi neden söylediğini bilemiyormuş gibi duraksadı.
“Sakinim,” dedim kollarımı hafifçe kendime çekerken. Tutmasında bir sorun yoktu ama bu kadar yakınımda olması mantıklı düşünmemi engelliyordu. “Nasıl tepki vereceğimi bilmiyorum galiba.” dediğimde bu sefer istemsizce gülümsedi.
“Benden nefret etmeden ya da takıntılı olduğumu düşünmeden önce oturalım ve konuşmamı bekle. Sonra istediğin tepkiyi verebilirsin.” dedikten sonra yavaşça yere eğildi ve elleri hâlâ bileklerimde olduğu için ben de onunla birlikte çimlere oturmak zorunda kaldım.
Seungmin açıklamak istediğini söylediği halde konuşmak istiyor ama konuşamıyormuş gibi duruyordu ve buna dayanamadığım için “Seungmin.” diyerek ben girdim söze. “Şu an yanlış anlamıyorum, değil mi?” diye sorduğumda dudaklarını birbirine bastırdı ve bana bakmaya devam etti. “Bana notları sen mi bırakıyordun?”
Gözlerini kaçırdı ve başını salladı. Tekrar bana baktığında “Pek mutlu olmuş gibi durmuyorsun.” diye mırıldandı. “Çok mutlu edecek bir şey yaptığım da söylenemez ama en azından sana o cümleleri kuran kişinin ben olduğumu öğrenirsen biraz da olsa hoşuna gider diye düşünmüştüm.”
“Mutlu oldum da zaten ama...” Ne diyeceğimi merak ettiğini belli edercesine gözlerini bana diktiğinde bu sefer ben bakışlarımı başka yöne çevirmiştim. “Jisung'tan şüphelenmeme neden oldun, yanında uzun süre rahatsız hissettim ve kim olduğunu bilmediğim birinin ayakkabıma kağıt koyacak kadar ensemde olduğu fikri az ürkütücü sayılmaz.”
“Bak bana.” diyerek bileklerimdeki ellerini ellerime indirdi Seungmin. Kalbimdeki ritim yine çığırından çıkmıştı. “Hepsi için özür dilerim. Çok özür dilerim ve bunlar için gerçekten üzgünüm. Beni affeder misin bilmiyorum, yaptığım şey senin açından bakılırsa cidden korkutucu. Yine de başka çarem yoktu, Minho.”
Muhtemelen gerildiği için parmak uçlarının soğuduğunu fark ettiğimde iki elini birleştirdim ve parmak uçlarını avuçlarım arasına aldım. “Bana söylüyorsun ama senin sakin olman gerek. Kötü hissedecek bir şey yok. Sanırım azıcık sinirliyim ve biraz da güvenim sarsılmış olabilir ancak bana zarar vermeyeceğini biliyorum, bu yüzden anonimin sen olduğunu öğrendiğim için mutluyum.”
Seungmin gülümser gibi oldu. “Jisung çıksaydım ne yapardın?”
“Hiçbir fikrim yok. Jisung'ın notları bırakan kişi olduğuna dünden beri daha çok emindim çünkü.”
“Jisung zaten notları bırakan kişiydi.” diyerek açıkça gülümsedi. “İş birliği yaptık.”
“Yani Jisung da Chan da doğruyu söylüyordu.” diye kendi kendime konuştuğumda Seungmin kaşlarını kaldırdı.
“Derken? Jisung ve Chan sana ne dedi? Ya da sadece Chan sana ne dedi?”
Bu konuya girmek için doğru vakit değildi ancak canı sıkılsa bile bahsetmem gerektiğini düşündüm. “Ben dün okul çıkışında Chan'la karşılaştım.” dediğimde yüzü beklediğim gibi asılmıştı. “Söylediği şeyler yüzünden ona notları gönderen kişi olup olmadığını sordum, o da bana Jisung'ı notları her yere koyarken gördüğünü söyledi ama doğru söyleyip söylemediğini bilmiyordum. Biraz şeydi, sarhoş gibi.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Third Person ;; 2Min {✓}
FanfictionMinho, kafasını karıştıran notlar alıyordu. }{ | 2020 Ağustos