"Geç kaldı."
Telefonumu çıkarıp saate baktım. "O kadar da değil. Biraz daha bekleyelim."
Seungmin omuz silkti. "Ben içeri giriyorum. Ayakları varsa kendisi gelebilir."
Arkasını dönüp yürümeye başlamıştı ki kolunu tutup durdurdum. "Seungmin, biraz bekler misin? Buraya soruşturma yapmak için geldin, seni bensiz veya Chan'sız tiyatro salonuna almazlar. Her şekilde beni veya onu beklemek zorundasın."
Seungmin keyifsizce iç çekti. "Hyunjinler günlerini gün ederken aptal bir çocuğun aptal düşüncelerini karıştırma fikri bana çok ağır geliyor."
"Seni zorla getirmedim."
Seungmin gözlerini kaçırdı. "Çocuk sana asılıyordu muhtemelen ve sen bunu fark edemedin. Dua et de notları yazan o olmasın, yoksa ağzını yüzünü kırmamam için bir sebep kalmayacak." Duraksayıp yüzünü bana çevirdi. "Ya da notları yazan oysa ve gerçekten senden hoşlanıyorsa onun önünde seni öpebilirim. Daha kötü olur, değil mi?"
Düşüncesi bile içimde bir şeyleri oynatmaya yetmişti. "Hepimiz için kötü olur. Ayrıca Chan benden hoşlanmıyor. Kimseden hoşlanamıyor. Kendisi söyledi bunu."
Seungmin işaret parmağını havaya kaldırıp beni susturdu. "Ama Jisung'ın dediklerine bakarsak notu yollayan kişi o."
"Eğer Chan bana notları yazan kişi değilse bu durumda bana aşık olan ve birbirimizden hoşlandığımızı düşünen anonim Jisung olur, farkındasındır umarım."
"Jisung'la kavga etmektense henüz sadece adını bildiğim bu şüpheli çocukla kavga etmeyi tercih ederim. Son kez söylüyorum, gözümün önünde sana asılırsa benden sıkı bir yumruk yiyecek."
Onaylamayarak başımı salladım.
Güzel Sanatlar Fakültesinin tiyatro oyunlarının sergilendiği kampüsünün önündeydik. Önceki gün Jisung'ın çantasına yapışmış olan kağıdı bulmamla beraber evde kıyameti koparmıştım. Jisung'a not kağıdını gösterip anonimin o olup olmadığını sormuştum ancak Jisung'ın hiçbir şeyden haberi yoktu. Sabah Chan'la görüştüğünü söylediğini hatırladığımda ise Chan'ın bana yalan söylemiş olabileceği ihtimali kafama dank etmişti.
Belki de Chan bana bahsettiği gibi aromantik değildi, gerçekten benden hoşlanıyordu ve notları yazan isim oydu. Ben de ona bütün samimiyetimle inanmıştım. Notları yazan kişi o ise bu, onunla tiyatroya gittiğim akşam cebimden çıkan kağıdı açıklardı. Bana sürekli Seungmin'i sorup durmasını da açıklardı. Yine de anonimin o olmasını istemiyordum. Zaten ona güvenmekte oldukça zorlanmıştım ve böyle bir şey ile arkadaşlığımızı mahvetmek istemiyordum. Ya da arkadaşlığımızın nesi kalmışsa onu.
Chan'ı biraz sorguya çekmek için bugün bu tiyatro provası işini ayarlamıştım. Sınavlardan önceki son günlerimizden birini Chan ve tiyatro işlerine ayırmak ne derece mantıklıydı emin değildim ancak bunu şu an çözmeksek sınavlarda da rahat edemeyeceğimi biliyordum.
Seungmin'in bana eşlik etme sebebi ise Chan notları yolladığını kabul ederse sanırım bir taraflarını kırmaktı ve buna izin vermeyeceğimi bildiği halde gelmişti. Gerçekten bir olay çıkarmasından korkuyordum, mantıklı tarafım ise Seungmin'in asla kavgaya dövüşe girmeyen biri olduğunu bana hatırlatarak sakin olmamı söylüyordu.
Seungmin başıyla işaret ederek "Bu gelen Chan mı?" diye sordu. Bakışlarımı gösterdiği tarafa çevirdim.
Chan oldukça şık giyimi ve özgüvenle duruşuyla bize doğru yürüyordu. Yanımıza yaklaşınca "Günaydın, beyler." diyerek selam verdi. Gözlerini Seungmin'e dikti. "Seninle ilk defa mı karşılaşıyoruz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Third Person ;; 2Min {✓}
FanfictionMinho, kafasını karıştıran notlar alıyordu. }{ | 2020 Ağustos