Çalan telefonla birlikte uykumdan sıçramıştım. Ayağa kalkıp saate baktığımda çoktan 9'u geçtiğini gördüm ve uzanıp masamda duran telefonu aldım.
“Efendim.” diye esneye esneye cevapladım Hyunjin'in aramasını.
“Size gelebilir miyim?”
Uyku sersemliğiyle gözlerimi yumdum. “Gelebilir misin? İzin alman gerekiyor mu?”
“Seungminler yanımda yok. Beni yalnız başıma kabul eder misin?”
“Hyunjin, uzatma da gel işte. Kahvaltı hazırlayacağım, bekliyorum.”
Yaklaşık yirmi dakika sonra içeri girmiş ve masada karşıma geçmişti.
“Ne oldu?” diye sordum keyifsiz olduğunu görünce. Bir önceki gün Chan ve Jisung haricindeki her şeyi zihnimden silmiş gibiydim. Hafta sonuna başlamanın en harika yoluydu muhtemelen.
“Dün Yuqi'ye açıldım.” dedi Hyunjin.
Hyunjin'le konuştuğumuz son anları hatırlarken şu anki yüz ifadesini göz önünde bulundurarak “Senden hoşlanmıyor muymuş?” diye sormaya devam ettim.
“Yuqi lezbiyenmiş.”
Şaşkınlıkla içtiğim çayı püskürttüm. Hyunjin iğrenerek bana baktı.
“Şaka mı yapıyorsun sen?”
“Hayır, Minho. Gerçekten. Hani daha önce hiç sevgilisi olduğunu görmedik ve belki ben olurum diye konuşmuştuk ya, Yuqi erkekleri direkt elemiş oysa.”
Ne demem gerektiğini bilemeyerek bekledim. Hyunjin canı çok sıkkın durduğu için ayağa kalkıp yanına yürüdüm ve oturduğu yerde kollarımın başının etrafına sarıp başını kendime yasladım. O da belime sarılarak iç çekti.
“Üstelik tek sorunun bu olmadığını söyledi. En yakın arkadaşının hoşlandığı biriyle birlikte olamazmış.” Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. “Miyeon benden hoşlanıyor diye kendimden soğumamda sakınca var mı?”
Burukça gülümsedim. “Kendinden soğumana gerek yok. Sen her şeyi ustaca halledebilecek Hwang Hyunjin değil misin?”
“Yuqi'nin benden hoşlanmamış oluşunu kaldıramıyorum.”
“Zaten ondan elektrik alamadığını söylemiyor muydun?”
Hyunjin gözlerini yere çevirdi. “Sorun bu ya işte Minho.”
Kendimi ondan ayırdım ve sonra hemen yanındaki sandalyeye kuruldum. “Niye buraya geldin? Seungminlere haber verdin mi?”
Başını iki yana salladı. “Hayır. Seungmin'in söylediği şeyin doğru olduğunu fark edince biraz onunla konuşmak istemedim. Hiç bilmişlik havalarını çekecek halde değilim. Öğleden sonra söylerim belki. Jisung'ı da aradım ama açmadı.”
Jisung'ın adını duyunca suratım ne şekle girmiş olmalıydı ki Hyunjin, “Bir şey mi oldu?” diye sordu.
“Dün okuldan sonra Jisung'la eve gelirken bazı şeyler oldu.”
“Ne gibi?”
Jisung'la aramdaki konuşmanın tamamını mı söylesem bilemedim. “Jisung bana not yollayan kişinin notları sol elle yazdığından bahsetti. Ayrıca anonimi bulmak istiyorsam ona not bırakmamın mantıklı olacağını söyledi.”
“Çok iyi bir ipucu yakalamış. Sen not bıraktın mı?”
“Hayır.”
“Niye? Salak mısın?” diye sordu Hyunjin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Third Person ;; 2Min {✓}
FanfictionMinho, kafasını karıştıran notlar alıyordu. }{ | 2020 Ağustos