Yoğurtlu köfte...

1.4K 129 239
                                    

-Farah-

"Kızım bi etrafına bak, bize uygun ev bulursan."

Spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip yerimde doğruldum. Bu ev meselesi canımı çok sıkıyor be...

"Tamam anne, her gün bakıyorum zaten. Ulan bu kadın da satılığa çıkartacak zamanı buldu evi. Lan... Neyse."

Şalımı düzeltir gibi yapıp anneme döndüğümde ağzını açmıştı bile. Annemin dedikodularını dinlemeden sözünü kesmiş, vedalaşıp annemin duaları eşliğinde asansöre binmiştim. Apartmandan çıktım.

Sakin sakin yürürken telefonumdan gelen oynamaya müsait sesle duraksadım. Bi ara zil sesini değiştirsem iyi olacak.

Elimde tuttuğum telefonun ekranına baktım. Mine hanım arıyor...

"Şirkete geldim yoksun, işi savsaklıyor musun sen!" diye cırladı. Geri zekalı daha saat kaç?

"Daha erken vakit Mine hanım. Erken gelmiş olmalısınız. Dün işler yoğun olunca epey dinlendiniz sanırım."

Gözlerimi devirdim. Bir müddet ses gelmeyince gülmemek için dudaklarımı bastırdım. Düşün dur, iyi bir şey mi dedim yoksa kötü bir şey mi diye.

"Çabuk gel. Oyalanma!"

Bir şey dememe kalmadan telefonu suratıma kapattı. Ben yaşlandım ya. İşe gireli bir hafta bile olmadı ama yaşlandım!

Ailem olmasa, zor durumda olmasam şimdiye o lafları ağzına tıkar, istifamı verirdim ama işte.

Ulan ev sahibi...

Duyduğum üzerine biz çıktıktan sonra eski kiracıların durumu gibi satılık olacak diye kiralık başkasına verirsen evi... Sakin değilim. Sinirliyim! Kimse bana yaklaşmasın!

Durağa geldiğimde çok şükür hemen otobüs gelmişti. Şimdi şu hiç de prestij olmayan şirkete gidelim bakalım.

...

Mine yellozunun benimle öğlene kadar uğraşları sonrasında Alp'in şirketine yakın restoranta gelmiştik. Havası çok güzeldi.

"Sen masaya geç. Ben geliyorum." deyip yanımdan ayrıldı. Arada kısacık olan eteğini çekiştiriyordu. Giydiği topuklu ayakkabı ile benden uzun olan boyu biraz daha uzamıştı. Ağlamak istiyorum ya. Bu yelloz Alp'i tavlamaya gelmiş. Ulan yelloz! Tövbe.

Derin nefes alıp verdikten sonra masalara doğru ilerledim. Gözlerim onu ararken duyduğum sesle ben dahil birkaç bakış oraya döndü.

"Yenge gel, burdayız!"

Gencay sırıtarak bana bakıyordu. Gözlerim yanına kaydığında Alp'in sinirle Gencay'a baktığını gördüm. Çok şey duruyordu-

Sus Farah ve yerine geç. Ben kendimi iyi hissetmiyorum.

Dün telefonda ona çok tatlısın demiştim değil mi?

Neyse. Sakin ol ve kendine gel.

Yüzüme gülümseme yerleştirip masaya doğru ilerledim. Masaya yaklaştığımda Gencay kalkıp Alp'in karşısına oturdu. Bu durum şaşırmama neden olurken iki seçenek doğdu aklımda.

Bir: Yelloz, Alp'in yanında oturacak.

İki: Yelloz, Alp'in bitişiğinde oturacak.

Kusura bakma turtasının gülü, yellozla seni yan yana oturtmak istemezdim ama sen de Alp'in yanına oturmam için yaptın zaten.

Harika bir giriş yaparak "Merhaba." dedim. Alp'in yanına oturdum. Yüzüne bakamamıştım hiç.

Farah iş yemeğindesin şu an, özel hayatınla karıştırma.

Perde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin