Ceketimi giyerek apartmandan çıktım. Alarmı kapatırsam böyle olur. Bugün üzerinde uğraştığım projemi başka bir şirkete sunacağım. Ortak yürüttüğümüz bir proje olacak. Geçenki toplantıda öyle anlaştık ve ortak olan şirket oldukça sağlam.
Arabama doğru ilerlerken duyduğum sesle adımlarım yavaşladı.
"Alp!"
Başımı çevirdim. Koşar adım bana doğru geliyordu. Yutkundum.
"İnanabiliyor musun? Bugün benim hem ilk hem son iş günüm olabilir." dedi dolan gözleriyle. Elim koluna uzanırken elimin tutulmasıyla duraksadım. Velet.
"Abi! Abi! Bizi okula götür. Servis gitti. Sınavımız var bizim."
Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Bugün herkes mi geç kaldı?
Kendine gel Alp!
Gözlerimi Farah'a çevirdim. Çocuklara bakıyordu. Çocukların olması iyi oldu.
"Hadi arabaya atlayın."
Enes başta olmak üzere arabaya koşmuşlardı. Farah'a döndüğümde kocaman açtığı gözleriyle bana bakıyordu.
"Hadisene."
Alel acele başını sallayıp yürümeye başladı. Arkasından gittim. Arabanın önüne geldiğimizde çocuklar arkaya doluşmuştu.
"Abi gitmiyor muyuz?" dedi velet sırıtarak. Ön kapıyı açıp Farah'a döndüm.
"Hadi gidelim."
Arabanın önünden dolanıp yerime oturdum. O sırada Farah da binmişti. Gözlerimi dikiz aynasına çevirip gözlerimi kıstım.
"Nereye gidiyoruz?"
Çiçek, yanındaki veleti itip gülümseyerek konuştu.
"Nergis Parlar Ortaokulu-"
"İki sokak aşağısındaki okul abi." diye atıldı velet. Çiçek öldürücü bakışlar atıyordu ona. O an Farah'ın gülüşleri geldi kulağıma. Güldüm. Ulan.
"Tamam gidiyoruz. Ulan kızdan özür dile."
Enes gözlerini devirip başını cama çevirdi. Şu hareketlere bak.
Önüme döndüm. Arabayı çalıştırıp başımı yanıma çevirdim.
"İş adresini ver. Orayı duman etmeye gidiyorum." dedim gözlerimi kısarak. Güldü.
"Şirketin adı Prestij olarak geçiyor. Dün gittim sadece."
Duyduklarımla kaşlarım havalandı. Ne var diye bana baktığında önüme dönüp arabayı sürmeye başladım.
"Alp?"
"Bir projede ortak olduğumuz şirket-"
"Sen mimar mısın?"
Başımı sallayıp bir alt sokağa girdim. Okul gözüküyordu. Okulun dış kapısına yakın bir yerde durdum.
"Hadi çocuklar, sınavınızda başarılar."
"Sağ ol abi!"
"Teşekkür ederiz!"
Çocuklar birbirini iterek arabadan indiler. Gözlerim Farah'a gittiğinde arkasını dönmüş, çocukların düzgün inmesine yardımcı oluyordu. Gülümsedim.
"Yaa saçımı çektin!"
"Bi git kızım işine!"
Ulan velet! Yine Çiçek'le uğraşıyor.
"Arkadaşımın saçını çekemezsin!"
Ve Ezgi.
"Ulan velet, şu kızdan ne istiyorsun!" dedi Farah sinirle. Enes sırıtıyordu. Gözleri bana döndüğünde sinsi sinsi güldü. Ulan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perde
Spiritual"Bugünün nasiplisi, tebrik ediyorum seni." deyip şirince güldü. Bir de elinde çikolata var. Nasip mi? Ne oluyor lan. Elindeki çikolatayı bana uzattığında boş boş baktım ona. "Uff bi tut." dedi bıkkınca. Şu an kemirdiği çikolatayı tutuyorum. Poşeti...