-Farah-
"Konuşmayacağım seninle."
Başımdaki şalın iğnelerini çıkartırken tek hamlede kucağına aldı beni. Ulan.
"Yavrum bi dinle beni."
Omzuna vurup kaşlarımı çattım. Merdivenlerden çıkmaya başladı.
"Bıraksana beni. Küçücük bir şeyim diye kucağına alıp duruyorsun."
Güldü. Gözlerini gözlerime çevirdiğinde sesini duydum.
"Yerim lan seni."
Çok tatlı ama.
"Beni kandıramazsın."
"Kandırmıyorum." deyip uzunca yanağımdan öptü. Duygularımla oynuyor.
Odamıza geçtiğimizde beni yatağa bıraktı. Şalımın iğnelerini çıkarmaya devam ettim. Ayaklarımın dibine oturdu. Tatlı gülümsemesi ile bana bakıyordu.
"Sana takılmayı seviyorum. Bunda ne fenalık var?"
Başımdaki şalı çıkartıp yatağın üzerine bıraktım. Beklentiyle bana bakıyordu. Omuzlarımı kaldırıp indirdim. Bilmiyorum.
"Gıcık kaptım işte sana. Olamaz mı?"
Güldü. Ne olduğunu anlamazken giysi dolabına ilerledi. Pijamalarla yanıma geldiğinde elinden aldım.
"Sağ ol."
Yerimden kalkacağım vakit yatağa uzanıp kollarını belime sardı. Başını karnıma gömmüştü. Ama ya.
"Farah..."
"Hmm..."
Elimi tutup saçına getirdi. Sırıtıyordu.
"Okşasana..."
Tatlı hâline dayanamayıp yanağından öptüm. Gülümsedi.
"Ben seni yerim ama."
Güldü. Saçını okşamaya başladım. Tatlı gülümsemesi ile bana bakıyordu.
"Yarın sözümü tutacağım." dedi gülerek. Kıkırdadım.
"Tamam."
Çok güzel bakıyordu bana. Elini saçıma getirip okşamaya başladı. Canım sırığım benim.
"Namaz gecikmesin. Kılalım, yatalım."
Başımı sallayıp gülümsedim. Dizlerimden kalktı. Elim üzerimdeki mavi tuniğimin fermuarına giderken elimde hissettiğim sıcaklıkla duraksadım. Kısa fermuarı indirdi. Minnetle ona baktım, gülümsüyordu. Alnımdan uzunca öpüp benden ayrıldı. Kocam benim.
...
-Alp-
"Geliyim mi?"
Ayağıma dolanan anne kediyi kucağıma aldım. Hemen yerine sinmişti.
"Gelebilirsin."
Mutfak kapısından çıkıp koşar adım bana doğru gelmeye başladı. Güldüm. Çok tatlı lan.
Yanıma geldiğinde etrafına bakındı. Boşta kalan kolumu beline sardım.
"Ağaçların olduğu yere bak, yavrum."
Heyecanla başını çevirdi. İfadesini ölçmek için yüzüne baktığımda gözleri büyümüş, kocaman gülümsüyordu. Gözlerimi kırpmadan karıma bakıyordum. Aklıma kazıyorum bu tatlı hâlini. Karımın mutluluğunu görmek paha biçilmezdi.
"Yaa Alp, çok tatlı olmuş ama bu."
Kediler için küçük bir ev yapmıştım. Anne kedinin yavruları bazen dağınık yatabiliyordu ve karım, başlarına bir şey geldi mi diye korkuyordu. Toplu bir yerde olmaları için benden onlar için bir ev yapmamı istedi ve söz verdim. Çok şükür, sözümü tuttum.
"Ayy evin perdesi de var. Tam ev olmuş bu."
Güldüm. Ulan.
Bir ev perdesiz olmaz, der karım.
Süslü eve perde de iliştirdim. Ne de olsa o evin annesi var. Ev, güzel ve özenli olmalı.
Yavru kediler evin etrafında dolanıyordu. Kimisi içerde ne var diye kafasını uzatırken kimisi ağacın altında güneşleniyordu.
Kucağımda hareketlenen anne kediyi kucağımdan indirdim. Yavruların yanına doğru ilerledi. Beyaz yavru kedi evin çatısına çıkmaya çalışıyordu. Aklıma gelenle sırıttım.
"Yaa şu beyaza bak. İsim de koymadık ki kedilere. Anne kedi ve yavruları deyip duruyoruz."
Sıkıntılı nefes verip bana döndüğünde duraksadı. Gözlerini kısıp şirince güldü. Güldüm. Ulan.
"Şu beyaz yavru kedi sana benziyor. Nerde yaramazlık var, orda." deyip gözlerimle beyaz yavru kediyi işaret ettim. Kaşlarını çattı. Ulan her hâlinle altüst oluyorum.
"Bayılıyorsun benimle uğraşmaya. Ben seninle uğraşıyor muyum?"
Tatlı tatlı bana bakıyordu. Elini yanağıma getirdi ve sıktı. Ulan.
Elini yakalayıp avuç içini öptüm. Gülüyordu. Sırıttım.
"Seni tutan mı var yavrum? Sen de uğraş."
"Ulan yerim seni."
Güldüm. Ulan.
Kollarını boynuma sardığında kollarımı beline sarıp kaldırdım onu. Etrafımda döndüm usulca. Gülüşleri kulağıma geliyordu. Ayaklarımı sabitleyip başımı kaldırdım. Tatlı tatlı bana bakıyordu. Yanağıma uzanıp öptü. Elini yanağıma getirip okşadığında gözlerimi gözlerinden ayıramadım. Anne şefkatiyle dokunuyordu bana. Küçükken annemle uyuyakaldığım huzurlu gecelerime götürüyordu beni. Omuzlarımdaki yükü desteğiyle kaldırıyordu birer birer. Onunla dünyam güzelleşiyordu.
İyi ki evlendim seninle, Farah.
İyi ki hayatıma girdin, deli gibi dans eden kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perde
Espiritual"Bugünün nasiplisi, tebrik ediyorum seni." deyip şirince güldü. Bir de elinde çikolata var. Nasip mi? Ne oluyor lan. Elindeki çikolatayı bana uzattığında boş boş baktım ona. "Uff bi tut." dedi bıkkınca. Şu an kemirdiği çikolatayı tutuyorum. Poşeti...