-Farah-
"Anne, dediğim gibi aile konusunu açmayın tamam mı? O zaten söyler. Üzülmesini istemiyorum. Ben şimdi yemeklere bakıyım, yanmasın."
Annemle babamı arkamda bırakıp mutfağa geçtim. Dolmayı son kez kontrol edip altını kapattım. Suyunu çekmiş.
Çok heyecanlıyım. Bugünün sorunsuz geçmesini istiyorum. Allahım yardımcım ol.
Kulaklarıma dolan zil sesiyle kalp atışlarımı hissettim. Sakin ol Farah...
Koşar adım mutfaktan çıktım. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde annemle babam oturma odasındaydı. Yanlarına gittim.
"Ben açıyorum." dedim alel acele. Heyecanımdan sesimin titremesine engel olamamıştım.
"Tamam, aç. Kimmiş görelim." dedi annem sıkılgan tavırla. Babam bıkkınca anneme bakıyordu. Evet, onları ev hazırlığı falan derken biraz bunaltmış olabilirim ama ilk defa sevdiğim adamı onlarla tanıştırmak istedim. Hem onlar istedi ama.
Yutkundum. Umursamamaya çalışarak yanlarından ayrıldım. Kapıya doğru ilerlerken tekrar zil çalmıştı. Kapının önüne geldim. Derin nefes alıp verdikten sonra yüzüme gülümseme yerleştirdim hemen. Kapıyı açtım.
Gülen yüzüyle bana bakıyordu. Elinde kırmızı güller ve bir paket vardı. Gözlerimi ondan ayıramadım. İyi ki varsın...
Elindeki kırmızı gülleri bana uzattığında kendime gelebilmiştim. Elinden alıp zorlukla dudaklarımı araladım.
"Hoş geldin."
"Hoş buldum." dediğinde sesinin titreyişine şahit oldum. "Farah... Çok heyecanlıyım."
Üzerine bakmaya başladı alel acele. Ne olduğunu anlamazken beyaz gömleğinin muhtemelen boynunu sıkan son düğmesini ilikledi. Başını kaldırdığında kısık sesini duydum.
"Hava sıcaktı da... Unutmuşum."
Ama ben seni yerim-
"Hoş geldin, oğlum."
Babamın sesiyle yutkundum. Kenara geçtiğimde Alp içeriye geçmişti. Babam önde, annem biraz arkada Alp'e bakıyordu.
"Hoş buldum." dedi Alp heyecanını hissettirdiği gülümsemesi ile. Mutluluğunu derinden hissetmiştim. Gülümsüyordum.
Alp, babamın yanına gidip elini öptü. Gözlerim babama gittiğinde memnun olduğunu görebiliyordum.
"Hoş geldin, oğlum." dedi annem gülümseyerek. Ve halinden memnun görünüyordu. Az önce nasıldı, şimdi? Neyse. Alp, annemin de elini öptü.
Annemle babam oturma odasına yönelirken Alp, bana döndü. Dişleri gözükecek şekilde gülümsüyordu. Elindeki paketi uzattı.
"Bunu unutmuşum."
Kısık sesle gülerek elinden aldım.
"Teşekkür ederim. Sen içeriye geç, ben de geliyorum."
Başını sallayıp gülümsedi. İçeriye geçtiğinde mutfağa ilerledim. Kırmızı gülleri koklayıp masanın üzerine özenle bıraktım. Çok mutluyum.
Tatlı paketini soğuk bir yere bıraktıktan sonra son kez üzerimi kontrol edip mutfaktan çıktım.
Oturma odasına yönelirken konuşmalar geliyordu kulağıma. Oturma odasına girdim. Alp ile babam yan yana oturmuştu. Karşılarında annem oturuyordu. Annemin yanına oturdum.
"Mimarmışsın, oğlum. Farah ile aynı şirkette çalışıyormuşsun."
Alp, başını sallayıp biraz daha yerinde dikleşti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perde
روحانيات"Bugünün nasiplisi, tebrik ediyorum seni." deyip şirince güldü. Bir de elinde çikolata var. Nasip mi? Ne oluyor lan. Elindeki çikolatayı bana uzattığında boş boş baktım ona. "Uff bi tut." dedi bıkkınca. Şu an kemirdiği çikolatayı tutuyorum. Poşeti...