Yavrum...

682 61 75
                                    

Bu bölümü melikeclkkk 'e ithaf ediyorum :)

-Gencay-

"Aşkitom daha iyisin değil mi? Korkuttun beni."

Bana biraz daha sokulduğunda gözlerimi tavandan çekip kolumu ona sardım. Kıvırcık saçlarından öpüp yüzümü sildim. Gülümsüyordum.

"İyiyim turtam. Ben de anlamadım ki birden her yer karanlık oldu. Korkmanı istemezdim."

Yerinde kıpırdanıp başını kaldırdı. Gülümsüyordu. Burnuna öpücük bıraktığımda kıkırdadı. Çok tatlıydı. Kıvırcığım benim.

"Baba olacağım ben... Sen de anne."

Gülümsedi.

"Bebeğimizin babası olacaksın ve minicik elinden tutacaksın. Parka da götürürsün."

Yaşaran gözleriyle gülümsüyordu. Yutkundum. Baba eksikliği ile canı acıyordu. Bebeğimiz doğmadan benim baba olmamı düşünüyor ve hayaller kuruyordu. Kendimi güçsüz hissediyordum.

"Seni uyutuyum mu yine kollarımda?" dedi gülerek. Güldüm.

"Sizi çok seviyorum, turtam. Küçük turtam nerde, göstersene."

Heyecanla ona bakarken gülüşleri arasında elimi tutup karnına getirdi. Boşta kalan eliyle saçlarımı okşuyordu. Ben tarifini bilmediğim bir haldeydim. Karnındaki elini tutup avuç içini öptüm ve yanağıma getirdim. Gülümsüyordu. Başımı göğsüne yasladığımda kolumu beline sarıp yavaşça kendime çektim onu. Kokusunu içime çektim.

"Rahatsınız değil mi turtam?"

Saçımı karıştırıp öptü. Yanaklarımdan süzülen yaşlarla gözlerimi kapattım. Şükürler olsun...

"Evet rahatız, aşkitom. Sen çok güzel baba olacaksın."

Burnumu çekip sırıttım.

"Allah'tan bir turta istedim, iki turtam olacak be. Şanslı adamım ben." deyip güldüm. Kıkırdadı.

"Sen mi ben mi?" dedi şirin sesiyle. Başımı yavaşça kaldırıp turtama baktım. Gülümsüyordu.

"Seninle turtayı sevdim biliyorsun değil mi?"

Sırıtıyorum. Yanağımı okşayıp gülümsedi.

"Evet... Amcama getirdiğim turtaya çökmüştün. O kadar amcam için yapmıştım. Sana başta çok kızmıştım ama çok tatlıydın aşkitom ya!"

Güldük.

"Seviyim mi seni, kız."

Kıkırdadı.

"Sev tabii oğlum."

Ulan kıvırcığıma bak be.

-Alp-

Kur'ân'ı öpüp yukarı rafa bıraktım. Elhamdülillah...

Gözlerimi kitaplıktan çekip odadan çıktım. Bugün evliliğimizin yirmi birinci günüydü. Her gün Kur'ân ve meal okumaya gayret gösteriyorduk. Karımın alışkanlığını alışkanlık edinmiştim. Canım karım.

Koridorda ilerlerken kulaklarıma dolan sesle adımlarım yavaşladı.

"Hayır Farah, sorun yok. Öyle düşünme, Alp mutlu. Bak şimdi gelecek ve 'uyuyalım yavrum' diyecek sana. Sen de 'uyuyalım canım sırığım' diyeceksin. Belki üzerimdeki kedili pijamama güler ha? Tatlısın, der bana. Biraz daha tatlı olurum. Uff kendimi durduramıyorum."

Dayanamayıp odamıza girdiğimde kendini yatağa atmış, tavanı izlediğini gördüm. Dizinin altında biten ve sıfır kollu pijaması ile çok tatlı duruyordu. Salık bıraktığı saçları dağılmış, yanakları gereğinden fazla pembeleşmişti. Yanına yattım. Şu an yatağı yan kullanıyorduk.

"Uyuyalım yavrum." deyip yanıma döndüm. Pembeleşmiş yanaklarıyla bana bakıyordu. Kaşlarımı çattım. Elimi yanağına getirdim. Ateşi mi var?

"Yavrum-"

"Alp ben biraz bunaldım da ondan çok sıcak oldu. Uyuyalım canım sırığım." dedi gülümseyerek. Yerinde doğrulup yanağımdan sulu sulu öptü. Gülümsedim.

Benden ayrılıp yanağımı siler gibi yaptı. Tatlı tatlı bana bakıyordu. Kolumu beline sarıp göğsüme yatırdım onu. Hemen yerine yerleşmişti.

"Çok tatlı olmuşsun."

Kokusunu içime çekerek öptüm başından. Tişörtümü sıkı sıkıya tutuyordu. Güldüm.

"Merak etme yavrum, yanındayım."

Başını biraz daha gömdüğünde tedirgin oldum. Yerimde kıpırdanırken sesini duydum.

"Deli gibi kendi kendimle konuşmamı mı duydun yoksa."

Başını göğsümden kaldırıp bana baktı. Gözlerini kaçırmamak için direniyordu. Gülümsedim.

"Ben senin deliliğini seviyorum bi kere. Ha konuşmana da gelirsek, evet duydum ve canını sıkan şeyi merak ediyorum karıcığım."

Dudaklarını büzdü. Tişörtümün olmayan yakasıyla oynarken küçük çocuk gibi gözükmüştü gözüme. Çok sevilesi.

"Hani bugün yanlış anlaşılma oldu ya, üzüldün mü?"

Yutkundum. Karımın canı acıyor ve ben bunun farkında değilim.

Gözlerini gözlerime çevirdi. Beklentiyle bana bakıyordu. Gülümsedim.

"Şöyle söyleyim, heyecanlandım orda lan. Düşünsene sen hamilesin. O an Gencay gibi bayılabilirdim." deyip güldüm. Kıkırdadı.

"Farah..."

Gözlerine baktım uzun uzun. Çok güzel bakıyordu bana. Saçına uzanıp kulağının arkasına getirdim birkaç saç telini.

"Seni çok seviyorum... Bebeğimizin olmasını çok isterdim ama yavrum biliyorsun her şeyin bir zamanı var. Rabbim ne zaman nasip ederse o zaman olacak. O haberi aldığımda şükrüm güzelleşecek... İyi ki bu yanlış anlaşılma oldu. Çünkü dualarımda daha çok istedim hayırlısını, mutluluğumuzu, iyi bir baba ve anne olabilmemizi ve senin gibi tatlı bir yavrumuzun olmasını..."

Dolan gözleriyle gülümsüyordu. Gözlerini kırpıştırdı alel acele. Yüzümü tişörtüme silip gözlerimi güzel yüzüne çevirdim. Tatlı tatlı bana bakıyordu.

"Sen bebeğimiz olursa ona yavrum mu diyeceksin?" deyip dudağını ısırdı. Güldüm. Ulan.

"Hayır benim yavrum sensin. Yavrumuza başka bir şey düşünmem lazım."

Güldük. Tişörtümü çekiştirdi.

"Yaa Alp! Yavrum dedin işte."

Gözleri kapalı gülüyordu. Yerim lan.

Yerimden doğrulup tek hamlede kucağıma aldım onu. Yatağımıza yatırdığımda gülüşleri artmıştı. Yanına uzandım ve elimi başıma yaslanarak yukarıdan karımı izlemeye başladım. Güzel bakışları kalp atışlarımı hızlandırmaya yetiyordu.

"Alp aklıma bir şey geldi ama gülme tamam mı?"

Başımı sallayıp sırıttım. Yatakta bana doğru kayıp kolumun üzerine yattı. Her hareketiyle yüzümü güldürüyordu.

"Bana yavrum diyorsun ya, bebeğimize de yavrucuğum dersin, olmaz mı?"

Güldüm. Ulan.

Elimden destek aldığım başım yastığa düşerken gülmeye devam ediyordum. Gülüşüm azaldığında gözlerimi araladım. Tatlı tatlı bana bakıyordu. Göz kırptım.

"Bence de tatlı oldu değil mi?" deyip kıkırdadı. Yerimden doğrulup hızla yanağına öpücük bıraktım. Yüz yüze bakıyorduk.

"Yavrucuğumuz... Ayy çok tatlı oldu." dedi heyecanla. Güldük. Yanağıma uzanıp öptüğünde gülümsedim. Yavrum benim.

Perde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin