"Told You"Gözlerimi araladığımda başıma saplanan korkunç sızı yüzünden anında geri kapatmak zorunda kalırken içimden bir küfür savurdum. İyileşmek için aldığım ilaçların beni daha çok hasta ettiği gerçeğini bir türlü kabul etmek istemiyordum. Ama on altı yaşından beridir gereksiz endişelerimi uyuşturmanın tek yolu buydu. Ruhen acı çekmek yerine bir hafta baş ağrısıyla uyanmayı gözümü bile kırpmadan kabul ederdim. Bana bunu yapmamı zorlayan da hayatın ta kendisiydi.
Tam kalkacakken yatağın diğer tarafındaki ağırlığın hareket ettiğini hissetmemle kıpırdanmayı keserek omzumun üstünden baktım. Onun yatağına nasıl geldiğim hakkında en ufak fikrim bile yoktu. Hâlâ uykuda olduğundan emin olduktan sonra daha yavaş hareketlerle devam ettim. Sanırım zayıf olmam ilk kez bir işe yaratmıştı, parkeleri gıcırdatmayacak kadar bile hafiftim. Kendi kendime zaferle gülümseyerek bir ayağımı tereddütle yere koyduğumda kolumda hissettiğim parmaklar olduğum yere çakılıp kalmamı sağlamıştı. Kolumu sıkmasa da gidemeyeceğim kadar sıkıydı. Hem zaten ayağa kalktığım an başım döneceği için beni kolayca yakalardı.
"Kaçıyor musun prenses?"
Kuruyan boğazımı temizleyerek konuşmaya çalıştım. "B-ben dün hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum."
Elini kolumdan çekerek miskin bir kedi gibi gerindi. "Arabada bayılınca seni evime getirdim."
Evine kimseyi getirmediği sözünü hatırlayınca beni evine getirip üstelik yatağına yatırması biraz tuhaftı.
"Biraz daha uyumalısın Taehyung, uykuya dalalı henüz dokuz saat olsa da her saat başı uyandın."
Gözlerim, ilk kez bu kadar uyuduğum için hayretle açılırken çaktırmadan diğer ayağımı da yere koydum.
"Normal uykularımın iki saat ile dört buçuk saat arası olduğunu varsayarsak kesintili bile olsa dokuz saat benim için oldukça uzun bir süre."
Gözleri şaşkınlıkla açılırken dirsekleri üzerinde doğrularak başını onaylamazca iki yana salladı.
"Kendini tükettiğini biliyorsun değil mi? Daha dikkatli olman gerekiyor."
"Büyüğün değilim diyip tavsiye vermen ne komik Jungkook."
Sıkıntılı bir nefes verip saçlarını geriye attı.
"Hayat konusunda senden daha tecrübeli olduğumu hiç iddia etmedim ve etmeyeceğim de Taehyung, sadece senden daha farklı şartlarda büyüdüm ve insanları yıkıp tüketen hayatı daha farklı bir açıdan tanıdım. Daha akşam birlikte oturup sohbet ettiğim arkadaşlarımın 'artık dayanamıyorum' diyerek kafalarına silah sıkmalarını, kendilerini asmalarını ya da bir binanın tepesinden atlamalarını, sabah haberlerinde izledim. Ve en kötüsü de, onlara 'asla öyle bir şey yapmaz' diyecek kadar güveniyor olmamdı. Bunu ister tavsiye, ister uyarı, ister tehdit olarak al, ama senden istediğim sadece kendine dikkat etmen. Çünkü yüzüme bakıp 'kendi canıma kıymayı hiç düşünmedim!' diyemezsin."
Bunları duymayı beklemediğim için taş kesilirken, yıllardır kimseye anlatmadığım hislerimi birine anlatma ihtiyacımın su yüzüne çıktığını hissediyordum. Ayaklarımı yerden çekip bağdaş kurdum. Cesaretimi toplayıp biraz önümdeki eline dokunduğumda dolan gözleriyle bana döndü.
"Ben gerçekten özür dilerim Jungkook, öyle demek istememiştim... Henüz on dokuz yaşında olsam da bunu bana yapan hayat. Bütün duygularımı, arkadaşlarımı, ailemi benden alan ve bugün olduğum kişiye dönüşmem için beni zorlayan da hayat. Sana yalan söylemeyeceğim, 'daha önce kendi canıma kıymayı aklımdan hiç geçirmedim' diyip bana inanmamı da beklemeyeceğim. Çünkü düşündüm, üstelik denedim de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back To Life
FanfictionTaehyung, hayatının kıyısında on dokuz yaşında bir gençken şans eseri gazeteden bulduğu bir iş ilanıyla dünyaca ünlü bir şarkıcının önemli bir klibinde oynama fırsatı bulur. Jungkook 22, Taehyung 19 *Tamamlandı. ! Angst değil ! Bu hikayenin yazar...