Hikayenin geçtiği zamanla ilgili dikkatsizlik etmişim aklıma gelmişken açıklamamı yapayım. Hikaye aslında 2020 yılında başladı ve şu an kronolojik olarak 2021 Aralık'talar. Yani önceki bölümde koyduğum fotoğrafların altında 2019 yazmış olmam tamamen benim dikkatsizliğim, fark ettiğim an düzelttim 😪. Diğer bir şey ise yine önceki bölümde geçen 'on gün' konusu. Geçen bölümde tarih 8 Aralık'tı, teklifin cevabı ise 18'inde açıklanacaktı. Dolayısıyla geri sayıma göre on gün vardı.
***
"Counting Stars"
Sevgilinizin hayatını belirleyecek teklifin cevabına göz açıp kapayıncaya kadar geçeceğinden emin olduğunuz son iki gün kalmışken; şeker hastası olan müşterilerinizin kahvesine şeker koyacak kadar dikkatsiz olmak, beklemekten şikayet eden sabırsız insanlarla normalde hiç yapmadığınız kadar sık tartışmak, bunun sonucunda da aynı geçen iki haftada da olduğu gibi kendinize çeki düzen vermeniz gerektiği hakkında bir dolu uyarı yapan müdürün odasına her an çağrılmayı beklemek pek şaşırtıcı bir durum değildi.
Bugün normalden daha gergin olan sinirlerim yüzünden ettiğim dördüncü tartışmanın ardından da tam olarak bunu bekliyordum.
Hiçbir şey yansıtmayan gözlerimle beni bu kadar rahatsız edenin ne olduğunu anlamaya çalışan müdürün, cevaplayamayacağımı bildiğim sorularını basit baş sallamalarıyla geçiştirmek ve bir psikoloji öğrencisi olmama rağmen sakinleşme yöntemlerini öğüt verdiği süre boyunca ilk kez görüyormuşçasına başım eğik ayakkabılarımı izlemek...
Zengin olduğu giyinişinden, görgüsüz olduğu bizimle konuşma tarzından belli olan kadının tekinin, verdiği siparişi biz onu hazırladıktan sonra değiştirmek istemesi ve üstüne üstlük tekrar para ödemeyi reddederek bizi savcı olan kocasını aramakla tehtid etmesi, dolayısıyla da benim sinirlenip hiç hoş olmayan bir üslupta kadına gidip kendisini becermesini söylemem sıkı bir uyarı gerektiriyor olabilirdi belki ama, Bay Philip'in yüzüne de söyleyeceğim gibi; kahveyi onun boya dolu yüzüne dökmeyip sadece bunu söylemekle yetindiğim için kendini şanslı saymalıydı. Aksi takdirde beni tehdit ettiği gibi kocasını herhangi bir rolde bu işe sokabilir, dolaylı yoldan Jungkook'un da bu kargaşaya bulaşmasına sebep olabilirdi. Ki bu, diğer dertlerimizin yanında küçücük bir detay olarak kalacak olsa bile yine de canımızı sıkmaya yeter de artardı.
Diğer yandan, olaya yakından tanıklık eden çalışma arkadaşlarımın kendilerini gülmemek için zor tutan halleri ve attıkları 'bu sefer kesin kovulacaksın' bakışları beni bir süreliğine de olsa iyi hissettirmişti. Sonuçta kullanılan yöntem fark etmeksizin kazanan bendim ve istemediği kahveyi alıp küfürler eşliğinde kafeyi hışımla terk eden de o kadındı. Ama tabii bu iyi hissiyat yaptığım şeyin sevgilimin ideolojisine tamamen ters olduğunu fark etmemle bir daha geri dönmemek üzere uçup gitmiş, üstüne üstlük beni içinden çıkılması zor bir suçluluk duygusuyla da başbaşa bırakmıştı. Onun düşüncelerinin, hislerinin veya herhangi bir durum karşısında vereceği tepkilerin, her geçen günle beraber kalbime ilmek ilmek işlendiğini ise onunla yaşamaya başladığımdan beri daha zor fark eder olmuştum.
"Taehyung, Bay Philip'in odasına."
Molamın bitmesine daha dört dakika olmasına rağmen başıma geleceklerin bilinciyle iç çekip giymek zorunda olduğumuz basit bir kumaş parçasından ibaret olan bordo önlüğü belime gelişigüzel bağlayarak arka kapıdan içeri girdim. Kafe Nero, High Wycombe'daki tek büyük kafe, Oxford profesörlerinin bile uğramayı tercih ettiği tek kafe sayılırdı ve buranın sahibi Bay Philip'i tanıdığım kadarıyla da her gün farklı marka saatler takabilecek kadar zengindi. Buna rağmen erkeklerde bile etek gibi duran, dizin birkaç karış üstünde biten uzun önlükler giymemize karşı kılını bile kıpırdatmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back To Life
FanfictionTaehyung, hayatının kıyısında on dokuz yaşında bir gençken şans eseri gazeteden bulduğu bir iş ilanıyla dünyaca ünlü bir şarkıcının önemli bir klibinde oynama fırsatı bulur. Jungkook 22, Taehyung 19 *Tamamlandı. ! Angst değil ! Bu hikayenin yazar...