20: "See You Again"

666 78 50
                                    

"See You Again"









Zamanın aleyhinize işlemeye karar verdiği en acı verici anlardan birinde sıkışıp kalmışsanız yapabileceğiniz pek fazla şey yoktur.

Sizin için kırk dakikalık trafiğe rağmen altı aylık hamile sevgilisiyle gelmiş arkadaşınızı geri çeviremezsiniz. Ya da sırf en sevdiğiniz tatlıyı almak için şehrin öbür ucuna gitmiş, sizden hoşlandığını bildiğiniz birini. Her ne kadar aptallığınız yüzünden sevdiğiniz kişinin bilinmeyen bir videosunu tam sekiz ay sonra şans eseri keşfetmiş olsanız da kapınıza büyük bir gülümsemeyle gelmiş herhangi birini geri çeviremezsiniz.

Neyseki ilk aşamaları geçmiş, eğlenceli sohbetler eşliğinde yemeklerin yenildiği, komik anıların paylaşıldığı akşamın daha çekilebilir kısmına başarıyla gelebilmiştim. Madeline ve Irene masanın bir ucunda bebeklerle ilgili konuşurken, Bogum, Logan ve Lucas da hararetle dün akşamki futbol maçını tartışıyordu. Arada beni de dahil etmek için fikirlerimi soruyorlardı ama hiçbir şey bilmediğim için onlara katılabildiğim pek söylenemezdi.

Kısacası herkes kendi halinde takıldığı için yokluğumu kolay kolay fark etmeyeceklerini umarak kendimde odama gidebilecek cesareti bulabilmiştim. Videonun sadece ilk birkaç saniyesini görsem, özlemini çektiğim sesini birkaç saniyeliğine duysam bile yeterdi diye düşünüyordum. Kimsenin beni çağırmadığından emin olacak kadar kapının önünde durup dikkatle salonu dinledikten sonra ne olur ne olmaz diye kapıyı iki kez kilitleyip yatağıma ilerledim. Birkaç dakikalık boş bekleyişin ardından bilgisayar açıldı ve ben kalbim ağzımda atıyor halde yerini tekrar kaybetmemek için koyduğum özel klasörü açtım.

İşte ünlem işaretli klasör bütün bilinmezliğiyle karşımdaydı.

Bir yandan her an çalabilir endişesiyle kapıyı kontrol ederken bir yandan da heyecanımı kontrol etmeye çalışarak sabırsızca videonun açılmasını bekliyordum. Bana asırlar gibi gelen bir sürenin ardından nihayet ekranda videonun açılacağına dair bir işaret çıktı ve eş zamanlı olarak heyecandan ısırdığım dudaklarım kanamaya başladı.

Ekranda belirmesini beklediğim ilk şey tabii ki de altı haneli bir şifre isteyen kilit uygulaması değildi. Aklımdan geçen onlarca olası ihtimale rağmen üç deneme hakkımı riske atmak istemeyip yatağımın yanındaki çekmeceden Jungkook'un bıraktığı kredi kartlarını koyduğum kutuyu çıkardım. Her ne kadar Jungkook veda videosunda bunları kullanmamı istemiş olsa da bir kez bile elimi sürmemiş, hepsini özenle saklamıştım. Paraya en çok ihtiyacım olduğu zamanlarda bile parasını kullanmayı reddetmiştim. Bunun sebebi dışarıdan gelecek herhangi bir yardımı kabul etmeyecek kadar gururlu olmam değil, yardım etmek isteyenin o olmasından kaynaklıydı. Etik olarak doğru gelmiyordu. Sonuçta ben onu parası için sevmiyordum.

Kutudan çıkan sekiz çeşit kartı sırayla yatağımın üzerine dizdikten sonra şifrelerini yazdığı kağıdı alıp kartlarla eşleştirmeye çalıştım. Videoyu fark edememiş olduğum gibi sekiz kart için dokuz şifre olduğunu da fark edememiştim. Aceleyle yazdığı belli olan eğik yazısını çözümlemem biraz sürmüş olsa da nihayet elimde arta kalan bir şifre vardı.

"181221"

Diğer şifrelerinin "Jungkookjeonn", "Jeon97", "Jungkook123", "010997" gibi tahmin edilebilir şeyler olduğu hesaba katılırsa bu karmaşık rakamlardan oluşan şifre gerçekten de göze batıyordu. Her şeyi yanlış yorumlamadığımı umarak şifreyi girdim ve artık odanın dört bir tarafında yankılanacak kadar yükselmiş kalp atışlarımın sesini biraz olsun bastırabilmek için elimi göğsüme koydum.

"Taehyung, orada mısın?"

Kapının birkaç kez arka arkaya vurulmasıyla bildiğim bütün küfürleri şansıma ithaf edip hâlâ yüklenmesini beklediğim ekranı biraz eğerek sabırsızca çalınan kapıya ilerledim.

Back To LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin