18: "Move"

692 81 19
                                    

"Move"








Elimdeki listeye göre, gezeceğim son eve yaklaşırken bir yandan da dalgın bakışlarla dışarıyı izliyordum. Gördüğüm kadarıyla burası harika bir semtti ve aklımdaki parlak fikirlerin uyanmasını sağlıyordu. Evin Londra ve Oxford'un tam ortasında olması, her iki yere de kolay ulaşım olanakları sağlaması ve en önemlisi de bütçeme uygun olması şu anlık bende güzel bir izlenim bırakmıştı. Eğer her şey yolunda gider de bu evi kiralayabilirsem kaydımı Oxford'a aldırmayı bile düşünebilirdim. Nasılsa bursum hâlâ kullanılmayı bekliyordu.

İneceğim istasyona yaklaşmamla defteri ceketimin ön cebine koyup içten olmayan 'affedersinizler' eşliğinde kapıya ilerledim. Bay Mossy'nin sevimsiz ziyareti -ve tabii Jungkook'un gitmesi üzerinden üç, Londra gibi gözde bir yerde istediğim fiyatta ev bulmanın imkansız olduğunu anlamam üzerinden ise bir gün geçmişti. Ben de seçeneklerimi biraz daha genişletmiş, Londra'nın kalabalığından kurtulmak için de geçerli bir bahane bulmuş olmuştum.

Navigasyon kullanıyor olsam da kaybolmam işten bile olmayan bu birbiri benzeri sokaklarda yürürken içime çöken hüzünle etrafı izliyordum. Ağaçlar süslenmiş, belli bir saatten sonra açılmaya kurulmuş renkli ışıklarla donatılmıştı. Neredeyse her evin kapısında çoraplar ve kırmızı beyaz baston şekerler asılıydı. Benim dışımdaki herkes Noel'i coşkuyla kutlamış olmalıydı. Ailesiyle, sevdikleriyle ve arkadaşlarıyla birlikte...

Ben ise eşyalarımı toparlama bahanesiyle Bogum, Logan ve Irene'nin yemek teklifini kibarca reddetmiş, bütün geceyi kutular ve koli bantlarıyla boğuşarak geçirmiştim. Büyük ihtimalle dört gün sonraki yılbaşı da böyle geçecekti.

Nihayet gezeceğim evin önüne geldiğimde üstümdeki cekete rağmen tepeden tırnağa titrediğimi hissedip fermuarı burnuma kadar çektim. Güneş şu an tam tepede olsa da işlevini yitirmiş gibi ısınmama hiçbir fayda sağlamıyordu. Ev sahibi gelene kadar artık günlük rutinim haline gelmiş şeyi yapmak için telefonumu çıkardım.

Rutinim basitti.

Youtube'a gir, Jungkook ile arandaki en güçlü bağlardan biri olan Medicine'in izlenmelerini kontrol et ve cevap alamayacağını bilmene rağmen ona birtakım zırvalıklar yaz.

Klibin çıkmasının üzerinden henüz daha üç gün geçmiş olmasına rağmen çoktan yarım milyarı bulmuş izlenme sayısına gülümseyerek Jungkook'un haklı olduğunu bir kez daha kabul etmek zorunda kaldım. Klip, platformlarda on sekiz yaş sınırıyla yayınlanmış olsa da gerçekten acayip bir izlenime sahipti. Hak edip etmediği hakkında ise hiçbir fikrim yoktu, çünkü izlememe konusundaki inadımı hâlen sürdürüyordum.

On bir milyon takipçi eksilmiş, en son gönderisi uzun bir veda yazısı olan ana hesabına kısa bir göz attıktan sonra eskiden benimle konuşmak için kullandığı diğer hesabına girdim.

"Jungkook?"

"Nerede ve nasıl olduğuna, yeterince uyuyup uyumadığına, düzenli beslenip beslenmediğine dair hiçbir fikrim yok."

"Seni özlüyorum. Gerçekten de çok fazla özlüyorum. Farkında olmadan hayatıma o kadar çok işlemişsin ki, her taraftasın..."

"Senin sesin tarafından uyandırılmak istiyorum, seni bir daha hiç bırakmamak üzere sıkıca sarmak istiyorum, yüzümü saçlarına gömmek istiyorum."

"Tanrım, bana ne yaptın Jungkook?"

"Bunu okumayacağını bilsem de, seni seviyorum..."

Back To LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin