38: ''Back To Life F/1''

407 25 18
                                    

Başlamadan önce Dark Times, It's Okey, Medicine ve Fix You bölümlerine kısa bir göz atarsanız, bir önceki bölümün de son satırlarını okursanız ya da az biraz hâlâ hatırlayabiliyorsanız bu bölümde fark edeceğiniz detaylar olabilir ^.^

***

''Back To Life F/1''








Gözlerimi, başlangıcını hatırlayamadığım bir rüyadan uyanıyormuşum gibi garip bir hisle; burnuma dolan iştah açıcı bir kahvaltı kokusuyla, buna tepki olarak
karnımdan yükselen garip seslerle ve
aralıklı stor perdeler arasından içeri sızan güneş ışığının yüzüme çarpıyor olmasının verdiği rahatsızlık hissiyle araladığımda fark edebildiğim ilk şey, üzerime rastgele örtülmüş ince battaniyenin açıkta bıraktığı
bacağıma sürtünen ıslak, tüylü bir burun oldu. Saatin kaça geldiği hakkında çoktan sabah olduğundan başka hiçbir tahminde bulunamayacağım kadar uyuşmuş hissetmeme bakılırsa ise gece gerçekten de fena halde dağıtmış ve bacağımda yatan ağırlığı bile uykuyla uyanıklık arasında gidip gelirken fark edemeyecek kadar sersem hâle gelmiştim.


Parlak güneş ışığına rağmen gözlerimi tamamen açabilmeyi beklediğim on saniyenin ardından, vücudumdan yükselen garip çıtırtı sesleri eşliğinde uyuşmuş bacaklarımı yere koyup, uyuyakaldığım koltuğun kenarından destek alarak ağır ağır doğrulabildiğimdeyse ona karşı ilgisiz davranmaya ve takınmaya çalıştığım soğukluğa aldırmadan bir çift kahverengi göz de beni takiben kuyruğunu sallayarak yattığı yerden ayağa kalkmış, ondan nefret etmemi imkansız kılacak şekilde de yeni doğmuş bebekler gibi gerinerek elimi yalamak için dört ayağı üzerinde koltukta hevesle zıplamaya başlamıştı. Ama maalesef ki, aksini yapmasını söyleyen iç seslerinin birini bile dinlemeyen ve son dört haftadır da yaptığı gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak dışında ondan olabildiğince kaçınmaya çalışan ben tarafından yine göz ardı edilmeye mahkûm edildi.

Dün akşam içtiğim ağrı kesicilerin etkilerini çoktan yitirmeleriyle yeniden ortaya çıkmış, neredeyse kronikleşmiş baş ağrım ve teker teker kırılmışçasına sızlayan kemiklerim şu an bana onu sevememekten daha fazla rahatsızlık verdiğinden, mental olarak biraz zor da olsa bütün bu karşılıksız sevgi gösterilerini boşverip, salonla bitişik olduğu için çıkan seslerin ve yükselen enfes kokuların oldukça yakından duyulduğu geniş mutfağa doğru ilerledim.

Görmeyi özlediğim bir görüntü olarak Bogum arkası dönük bir şekilde ocağın başında omlet yapıyordu.

"Bogum..."

Aramızdaki beş adımlık mesafeyi yalnızca saniyeler içinde kapatıp fazlasıyla rahatsız geçmiş bir gecenin ve dört saatlik kalitesiz bir uykunun ardından dağılmış halde olmamı umursamadan, başımı beni en iyi tanıyan sayılı insanlardan biri olan dostumun omzuna yaslarken, benim için şu ana kadar yaptığı onca şeye duyduğum sonsuz minnettarlığı göstermek istercesine de sırtını sıvazladım. "Her şey için teşekkür ederim, dün gece gelmemiş olsan-"

"Dün gece gelmemiş olsam bütün o şişeleri tek başına içmiş olacaktın Taehyung, rica ederim."

Kastetmek istediğim şeyin bu olmadığını bilmesine rağmen ikimizin de bir hayli kafayı bulduğu gece kazara yaptığı -bütün o sarhoş hallerimizle alt katta bilardo oynarken ıstakayla karnını morartmam gibi- talihsizliklerimizden bahsetmek istemediğini anlayarak, attığı gür bir İrlanda kahkahası eşliğinde beni mutfak adasının etrafındaki yüksek sandalyelerden birine oturtmasına ve özel restaurantlardaki gibi bir şef edasıyla omleti, önceden yerleştirmiş olduğu önümdeki kahvaltı tabağına servis etmesine izin verdim.

Back To LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin