31: "Come And Save Me Tonight"

509 39 14
                                    

Bu bölümle birlikte dramanın tamamen bittiğini duyurmaktan mutluluk duyuyorum.

Gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz🙊

*

"Come And Save Me Tonight"






"Eve geliyorum."

İki kelime...

Yalnızca iki kelimeyle, yaşaması birbirine bağlı olan iki hayat kurtulmuştu.

Böyle bir durumda şaka yapıyor olabileceğine ihtimal vermediğim için kendimi hazırladığım en kötü son kesinleşirse diye yere çökmeye hazır dizlerim, bu sefer şükredercesine bir inanamazlık ve şaşkınlıkla yerle buluşurken, kulaklarım açık pencereden içeri sızan soğuk rüzgardan uğulduyor, parmak uçlarım telefonun hafif titreşimi yüzünden karıncalanıyor ve kalbim, göğsümü delebilecekmişçesine bir hızda atarak onun sesine tepki veriyordu.

"Kırk dakika bebeğim. Sonra yanında olacağım."

Konuşamayacak, hatta onu anladığıma dair herhangi bir tepki bile veremeyecek kadar şokta olduğumu biliyormuş gibi karşılık beklemeyen tonda yükselen sesinin eşliğinde, hattın diğer ucundan bu anın gerçekten yaşanıyor olduğunu kanıtlayan kapı çarpması sesi yükseldi. Derinden gelen sesinin yakınlığına bakılırsa telefon, başı ve omzu arasındaydı ancak sesinden daha yüksek çıkan bir şekilde sanki dişini sıkıyormuş gibi kesik kesik nefesler alıyordu.

O telefonu kapatmadan önce söyleyecek yüzlerce şeyim olmasına rağmen "Dikkatli sür." diyebildim yalnızca. Çünkü gece boyu yağmayı sürdürmüş karın etkisiyle kapanan yollar yüzünden Londra-High Wycombe arasındaki en az bir saatlik yolu kırk dakikada gelmesinin imkanı yoktu. Ve Jungkook'un araba yarışı oyunlarında bile hız sınırını aşmayı ne kadar sevdiğini bildiğimden yanıma gelmek için yemeyi göze aldığı ağır trafik cezalarının bile onu hiçbir halükarda yavaşlatamayacağını biliyordum. Şu an son ihtiyacım olan şey ise 'Eve geliyorum' sözüyle verdiği inanılası bir umudun ardından alacağım trafik kazası haberiydi.

Telefonun kapandığını bildiren birkaç sinyal sesinden sonra bile dizlerimin üzerinde durmaya ve tavana bakarak bütün bunların canıma kıydığım için geldiğim öteki tarafın akıl karıştırıcı oyunlarından mı, yoksa kabul edilmesi zor bir gerçeğin iyi bir parçası mı olduğunu ayırt etmeye çalışmaya devam ettim. Çünkü sık sık kendime hatırlattığım üzere; sözleşmesini iptal ettirebilme gücüne sahip yasalar, açılabilecek davalar, maddi miktarlar veya uzlaşılabileceği herhangi bir yol için haftalarca, yorulmak bilmeden detaylı araştırmalar yapmıştım. Ancak bütün her şey ve Jungkook'un on altı yaşından beri tek başına taşıdığı bu yük, ondan haber almadığım bir saat kırk iki dakikalık zaman diliminde halledilebilecek kadar basitse, ister istemez işin içinde bir bit yeniği aramak kaçınılmazdı.

Tek ve en büyük korkum ise yeni bir sözleşme yapmış olabileceği ihtimaliydi.

Bugün ölmemesi karşılığında ona verecekleri birkaç yıl...

Bize asla yetmeyecekti, o günler elbet geçecekti ve eğer herhangi bir sebepten ötürü ayrılmazsak çoğu zamanımızı birlikte geçireceğimiz onca yıldan sonra her şey yalnızca daha da zorlaşmış olacaktı. Yine veda etmesi gerekecek, kaçınılmaz olduğunun bilinciyle zihinsel ve fiziksel yönden yine çökecek, en kötüsü de bu sefer gerçekten hazır olduğu hakkında kendi kendini kandıracaktı...

Bunları düşünmenin şu an bana korkunç baş ağrımı arttırmaktan başka bir şey vermeyeceğini anlayarak Jungkook gelmeden önce biraz olsun kendime gelebilmek için dizlerimin üzerinde sürünerek kendimi koltuğa bıraktım. Jungkook'u buraya ilk getirdiğimden beridir neredeyse her gün düzenli olarak en az altı saat uyuduğum için eski halimin aksine uykusuzluğa pek de alışkın olduğum söylenemezdi artık. Gece ikiye kadar film izlediğimiz zamanlar, bitirilen bir şarap şişesi eşliğinde güneş doğana kadar bahçede oturduğumuz anlar elbet olmuştu fakat, hâlâ dün olduğuna inanmadığım hareketli ve yıkıcı bir günün ardından, o gelene kadar kendimi oyalamaya yetecek gücüm kalmadığını hissediyordum. Ama yorgunluğumun bastırıp beni saatlerce uyutmaması için de koltuğa uzanır haldeki rahatsız ama yeterli miktarda dinlenebileceğim pozisyonumu bozmadan tam saatinden biraz önce uyanabilmek için alarmı yarım saat sonrasına kurdum ve eğer bir rüyadaysam Jungkook'un eve gelişini görmeden uyanmamak için dua ettim. Çünkü tanrı biliyor ki bu sadece bir rüyadan ibaretse uyandığımda onu bir daha görememe ihtimalim vardı.

Back To LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin