25: "You're The Still One"

710 65 34
                                    


calypsoo_n ithaf edilmiştir. Desteğin için teşekkür ederim bebeğim~ Keyifli okumalar dilerim 🦋

***

"You're The Still One"





Çatıda geçen kabus gibi üç saatin ardından Jungkook'un titremesinin yaşadığı duygu karmaşasından değil de soğuktan olduğunu fark etmemle yaptığım ilk şey koluna girip buz kesmiş çatıdan indirmek ve yoğun ısrarlarım üzerine kabul etmek zorunda kaldığı planımızı uygulamak için High Wycombe'a doğru yola kırk dakikalık bir yolculuğa çıkmak olmuştu.

Ve işte şimdi biz geçen her saniyeyle yaşadığım yere biraz daha yaklaşırken onun burada ne derece güvende olacağına dair endişelerim de kat be kat artıyordu. High Wycombe'un sessiz, sakin, çoğunlukla olaylardan uzak tenha bir yer olduğu ve onun deyimiyle kalan son günlerini birlikte geçirebileceğimiz pekala doğruydu ama burada onu korumak için hayatını verebilecek özel eğitimli dev korumaları, en fazla beş yüz metre uzaklıktaki polis merkezleri ya da evimin saklanabileceği güvenli bir odası yoktu. Güvenebileceği tek şey, ikimizin de içten içe bildiği üzere hayatını kurtarmak için bile olsa asla kullanamayacağı, şu an araba kullanırken üstüne oturduğu Beretta M9'uydu.

Ama Jungkook yapamazdı.

Onu öldürmek için göz göre göre üstüne yürüseler, kaskatı kesilmiş kalpleriyle bütün dünyayı yasa boğacaklarını, beni her anlamda öldüreceklerini ve heves dolu masum bir ruhu hayattan kopartacaklarını bile bile ona silah kaldırsalar veya istemeden de olsa ona direnecek zaman yaratsalar bile titreyen elleriyle emniyeti açık silahı beceriksizce tutup yalvarmaktan başka hiçbir şey yapamazdı. Ve eminim ki çiçek tutmaya alışkın narin ellerinde duracak ölüm makinesi, kesinlikle resmedilmeye değer acıklı bir görüntü oluştururdu.

"Taehyung?"

İçimi kemiren düşüncelerden sıyrılarak bakışlarımı yarım saattir sessizliğini koruyan ona çıkarttım. Hacimli bukleleri sönmüş ince teller halinde omuzlarına dökülürken gözüme hiç olmadığı kadar küçük görünüyordu.

"Buraya park etmemde bir sakınca var mı?"

Orta halli insanların yaşadığı küçük bir mahallede milyonlarca sterlinlik arabanın evimin önünde durması oldukça sakıncalı olsa da onu daha fazla yormak istemediğim için başımı iki yana salladım. Bütün bunlara üstelik ışıklardan anladığım kadarıyla Lucas şu an evindeydi ve uyumadan önce pencereden bakacağı kadar 'şanslıysam' bu arabanın nereden çıktığı ya da sahibinin kim olduğu hakkında beni sorguya çekmek için kapımda bitmesi iki dakikayı bile bulmazdı. Jungkook ve onun kontrolüm dışında hem de böyle bir yolla-tanışması ise hiç iyi olmazdı. ikisi karşı karşıya kalmadan önce Jungkook'un her tepkisini göze alarak aramızda geçenleri bütün açıklığıyla anlatmam gerekiyordu.

Gecenin bu saatinde evine veya otel odasına uğramamızın riskli olacağını düşündüğümden dolayısıyla da yanında üstündekiler haricinde kıyafet namına hiçbir şey olmadığından benden önce arabadan inip bagaja bakmaya bile tenezzül etmeden evime doğru yürümeye başlaması şaşırtıcı değildi.

"Seni uyarıyorum Jungkook, evim biraz hatta senin gibi biri için fazlasıyla küçük gelebilir. Durumumu biliyorsun ancak bu kadarına sahip olabilecek kadar bütçem var ama rahat hissetmeyeceksen-"

Sözüm bir gün içinde olmaması gereken kez kadar temas eden ellerimiz yüzünden kesildiğinde sözümü bölecek kadar kaba olmasını şimdilik umursamamaya karar vererek elimin büyük eli içinde kaybolmasının yarattığı hoş hisle derin bir nefes aldım. Bunun işe yarayacağından eminmiş gibi bariz bir eminlikle bakıyordu.

Back To LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin