4. PATRON

7.8K 500 215
                                    

Keyifli okumalar.

Bir alarm çalıyordu. Rahatsız bir şekilde gözlerimi açtım. Telefonumun alarmıydı. Tabii ya, bugün en önemli dersim vardı ve geç kalıyordum!

Hızlıca yataktan kalkıp banyoya girdim. Duş almak istiyordum fakat zaman yoktu. Ama böylede berbat hissediyordum. Kendime 5 dakika süre tanıyıp banyoya girdim ve hızlı bir duş alıp çıktım.

Gece plan yapmıştım. Okul çıkışı gelip eşyalarımı toplayacak ve gidecektim. Şimdi buna vakit yoktu. Yine hızlıca dolaptan siyah bel üstü Jean ve beyaz askılı bir crop giydim. Saçlarımı kurutabildiğim kadar kurutup taradım.  Ardından sadece yüzüme renk gelsin diye allık sürdüm.  Hazır olduğumda beyaz ayakkabılarımı giyip sırt çantamla beraber odadan koşarak çıktım.

Cidden çok az bir zamanım kalmıştı. Koşarak aşağı indim. Kapıya doğru koştuğumda mutfakta kahvaltı yapan çeteyi fark etmiştim. Durup onlara döndüm. "Günaydın. Okula geç kaldım, görüşmek üzere." Dedim sadece. Savaş'a hiç bakmamıştım. Zaten bir şey demelerine izin vermeden evden çıkıp durağa doğru koşmaya başladım.

Bir iki dakika sonra durağa gelmiştim. Oturup otobüsü beklemeye başladım. Tam iki dakika sonra önümde siyah bir jeep durdu. Bana doğru olan ön pencere açıldığında Savaş'ı gördüm. Göz devirip onu görmezden geldim.

"Kızım naz yapma, bin şuraya. Okula geç kalıyorsun." Dedi sanki dün gece hiçbir şey yaşanmamış gibi.

"Git." Dedim yalnızca. "Pekâlâ, cidden bir amacım yok. Sadece okula bırakacağım seni." Dedi. Saate baktım, gururumu düşünüp beklese miydim, yoksa kariyerim için en önemli derslerden biri olan derse yetişmek için arabasına binse miydim?

İkinci seçenek daha makul gelmişti. Hem konuşmama gerek yoktu. Sadece okula gelene kadar sessizce oturacaktım. "Gel hadi." Dedi Savaş. Ona cevap vermeden kapıyı açıp bindim. "Okulun adı neydi?" Dedi. Fakültenin adını söyleyip dışarıyı izlemeye başladım. Savaş bir şey demeyip arabayı sürmeye başladı.

"Dün akşam-" lafını kestim. "Konuşmak ve dinlemek istemiyorum." Dedim. Derin bir nefes verdi. "Bunu şu an konuşmazsak bir daha fırsat geleceğini sanmıyorum. O yüzden dinle." Dediğinde göz devirip "Konuşacak bir şey yok, suçlayacak birini arıyordun. Bana denk geldin." Dedim ve sustum. "Durum öyle değildi!" Diye öfkeyle konuştuğunda sessiz kaldım.

Birkaç dakika sonra sessizliği bozdu. "Gerçekten konuşmayacak mısın benimle?" Aslında ona söyleyecek onlarca lafım vardı. Bağırıp çağırabilirdim fakat sessiz kalmayı tercih etmiştim. Arabayı aniden sağa çekince kaşlarım iyice çatıldı. "Savaş istemiyorum anlıyor musun?! Şimdi sür şu lanet arabayı!" Dedim.

"Talya-" dayanamayıp patladım.
  "Açıklama istemiyorum. Sonuçta beni öldürmeye çalıştın mı? Çalıştın. Ya resmen bana silah doğrulttun! Başından beri hataydı zaten bu aptal çetenize girmek." Dedim ve kapıyı açıp arabadan hızlıca indim.

"Talya!" Diye bağırıp arabadan indi ve yanıma geldi. "Ne var ne?! Ben sana göre bir hırsızdan farklı değilim, boşversene beni. Niye hâlâ umurunda?" Dediğimde, "Konuşmama izin ver artık!" Diye bağırdı sonunda.

"E yeter be! Ne konuşacaksın?!" Diye bağırdım. "Daha yeni aramıza girmiş biriydin, seni hain olarak suçlamam her ne kadar haksızca olsada o an gözüm dönmüştü. Ayrıca seni öldürmek gibi bir niyetim yoktu. Herhalde korkup suçunu söylersin diye düşündüm." Dedi. Yutkundum ve aniden suratına sert bir tokadı geçirdim.

Sanki çok sert vurmuşum gibi sendelerken içimdeki ateş sönmemişti. Bacak arasına dizimi geçirdim. Baya acımış olmalıydı ki orasını tutup arkaya döndü ve arabaya doğru eğildi. Hiçbir şey demiyor ve yapmıyordu. "Senin yüzünden öleceğim diye nasıl korktum haberin var mı? Hak ettiğinin farkındasındır herhalde!"

Dolandırıcılar Çetesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin